Kürdistan’daki Soykırıma Sessiz Kalma!
Kürdistan’daki Soykırıma Sessiz Kalma!
KAWA Yurtdışı Komitesi
7 Haziran’dan sonra Kürdistan’da tam bir vahşet yaşanıyor. Katiller işkenceciler iş başında..Katletmekle yetinmiyorlar “çoşkuyla” zulüm yaparken ne ahlaki, ne insani ne de hukuki sınır tanıyorlar.Türk sömürgeci devleti tarih boyunca her zaman bir dizi bahane ile Kürdlere karşı katliamlar yaptı ve jenositler gerçekleştirdi. Bugün de “hendekler” ve “terörizm” bahanesiyle günlerce, aylarca sokağa çıkma yasağı ilan ediyorlar.
Lafı dolandırmadan doğrudan söylemek gerekirse, Kürdistan’da bir soykırım yaşanıyor. Anne karnındaki bebekten, 70 yaşındaki yaşlıya, çocuk , genç, yaşlı, kadın ve erkek ayrımı yapmadan sivil insanlar katlediliyor. Bunun adı soykırımdır(Jenosit). Cizre, Slopi, Sur, Nusaybin benzeri yerlerde parça parça zamana ve mekana yayılan bir soykırım.. Ağır silahlarla, tanklar ve toplarla evler insanların başına yıkılıyor. Kışın ortasında insanlar yerlerinden edilerek göç ettiriliyor. Beş ay içinde 60’tan fazla çocuk öldürüldü. Cenazeler sokakta haftalarca bekletiliyor. Kurşun yağmuru altında insanlar evlerin bodrumlarından kafasını dışarı çıkaramıyor ve ölüsünü gömemiyor. Osmanlıları bir kenara bırakırsak Türk devleti kuruluşundan beri Kürdlere karşı sürekli ve sistemli bir savaş içindedir. Bir halka savaş ortamında bile bu yapılamaz. Yaşananlar savaştan da beter.. Hergün onlarca insan katlediliyor, sayıyı tespit etmek mümkün değil. Cizre’de sayısı 24 olduğu tahmin edilen yaralılar bu soğuk havada günlerce “sadece su”diye inliyorlar. Hiç bir ahlak ve hukuk kuralı tanımayan sömürgeci faşist cellatlar evleri yıkarak ilerliyorlar. Şimdilik iki yüz bin kişi yerlerini evlerini terketmek zorunda kaldılar. Tehcir soykırımın bir parçasıdır. Önceki yıllarda kırsal alanları boşaltan TC şimdi de pogromla Kürd kent merkezlerini boşaltıyor.
Sömürgelerdeki ulusal kurtuluş savaşları, askeri güç dengelerinden dolayı sömürgecinin son derece modern silahlarla donanımı, profesyonel orduya ve hertürden imkana sahip olması karşısında sömürge halkının savaşı, ister direniş deyin ister başka bir şey çoğu kez kırımlar biçiminde tezahür eder. Kürdistan’daki süreç bunun ötesinde bir planla karşı karşıyadır. TC sömürgeci faşist devleti etnik arındırma ve soykırımla sonuç almaya çalışmaktadır. Tarihte yaşanan soykırımlar mahkum edilmiş, suçlular lanetlenmiş ve yargılanmışlardır. Ama Kürdlere yönelik soykırımlar, geçmişte unutturulmaya, günümüzde görmemezlikten gelinmektedir. Dünya seyirci durumundadır. TC ne geçmişte yaptığı soykırımlardan yargılanmış ne de günümüzde dünya kamuoyu, dünya güçleri buna dur demektedirler. Tersine TC soykırımlar ve etnik temizlik üzerine kurulmuş, bunun mükafatını görmüştür. Adeta soykırım yaptığından dolayı mükafatlandırılmıştır. Dolayısıyla kendisinden olmayan değişik millet ve milliyetlere, etnisitelere, başka inançlara karşı soykırım ve etnik arındırmayı temel bir politika olarak sürdürmektedir.
İktidar yanlısı medya önce sessiz kalıyor, sonra yalan ve çarpıtmada sınır ve ahlak tanımıyor. Devletin propaganda aygıtı olarak algı operasyonu yapıyor.
Sömürgeci TC’nin saldırıları karşısında halk kendini savunuyor. TC’nin sürekli tekrarladığı onbinlerce insanı tutuklayıp zindana doldurma uygulamalarına dur diyor. Gençlik boyun eğmiyor ve var gücüyle sömürgeci faşizme karşı direniyor. Kürdistani olduğunu söyleyen bazı aklıevvel çevreler, devleti aklarcasına direnişçileri suçluyor.Bu çevreler büyük oranda daha önceleri Erdoğan’ı destekleyen “Evet, ama yetmez” diyenlerdir. Diğer bir kesimde “barış ve müzakere” adı altında Erdoğan’nın yerini sağlamlaştırma da koltuk değneği oldu. Aktüel durumda ise canla başla direnmeye çalışan Kürd halkına sözüm ona önderlik adına ortaya çıkıp bin bir bağla Kürdleri yeniden TC devletinin kanlı sınırları içinde tutmaya ve T.C ‘ye monte etmeye çalışıyorlar. Ulusal stratejiden ve bağımsız Kürdistan perspektifinden yoksun olan bu kesimler TC devletinin iç çelişkilerinden yararlanarak bağımsız Kürdistan yolunu açma yerine T.C’nin şu ya da bu grubuna koltuk değneği oluyorlar.. Dün Erdoğan’a zemin hazırlayanlar, yarın da başka Erdoğanların kuyruğuna takılırlar. Kürdleri kanlı TC zindanının içinde tutarak, tutsak ve esir Kürdlerin durumunu iyileştirmeye çalışan zihniyet aşılmadığı sürece Kürdler hep bu tip katliamlarla karşı karşıya kalacaklardır. Kanlı sömürgeci Türk devletinin “ulusal bir mutabakat”la yürürlüğe koyduğu soykırım planına karşı çıkmak günün görevidir. Sömürgecilerden medet ummak sonu hüsranla bitecek siyasi körlüktür.
Bazıları “barış süreci”ne geri dönmeyi gündeme getiriyorlar. Ortada” barış süreci”, “çözüm süreci” diye bir süreç hiç olmadı. Olan bir oyalama, zaman kazanma, sömürgeciler istediği zaman ve zeminde iç ve dış koşullar gözönüne alınarak yürüttükleri konjonktürel “saldırmama” ve “ateşkes” politikalarıdır. TC’nin Kürd meselesine çözüm getirme diye bir politikası yoktu ve hiç olmadı.
TC’nin amacı sorunu çözmek değil idare etmekti. Biraz daha açacak olursak, AKP projesiyle “islamiyet tutkalı” “Kürd Türk kardeşliği” laflarıyla Kürdleri aldatma, oyalama ve bu arada asimilasyon politikalarını sürdürerek varolan durumu sürdürebildiği kadar sürdürmek tıkandığı noktada uygun zemin ve koşullarda yeniden şiddet araçlarını devreye sokmaktı.
Sürecin mimarı TC’nin kendisidir. İstediği zaman savaşı, istediği zaman “barışı” gündeme getiriyor. Açıkçası parçala, böl-yönet ve yoket, ötele ve ertele politikalarına maruz bırakılan Kürdler ve Kürdistanın tarih sahnesine çıkma zamanı , bu stratejik dönüşüm evresinde TC Kürdlere savaş açmıştır. Bu tek parçayla sınırlı değildir.
Bütün Kürdlere, iç ve dış kamuoyuna çağrımız şudur: Türk sömürgecilerinin soykırım planlarını boşa çıkaralım. Geleceği kazanmak için herkesi seferber olmaya, direnmeye, mücadeleye çağırıyoruz. Sessiz kalmak suça ortak olmaktır.
KAWA Yurtdışı Komitesi