Yaşar Hanım’ın Anılarında: GENERAL İHSAN NURİ PAŞA(5-son)
Yaşar Hanım’ın Anılarında: GENERAL İHSAN NURİ PAŞA(5)
Aso Zagrosi
Haci Keleş’in kardeşi Süleyman Ağa, İhsan Nuri Paşa’nın yakın bir dostu ve hatta kardeşi gibiydi.
Süleyman Ağa hala Zozan’daki çadırlarında kalıyordu, kardeşi Haci’den İhsan Nuri Paşa ve eşini Zozan’a götürmesini istemişti. İhsan Nuri, Yaşar Hanım ve Yaşar’ın annesi Süleyman Ağa’nın Zozan’daki evine vardıkları zaman kadınlar sıcak ekmekleri hazırlıyorlardı.
Süleyman Ağa’nın annesi misafirlere sıcak yufka ekmek ile kavurma getiriyor. Yaşar Hanım ile annesi bir parça yufka ekmek ile biraz kavurma yiyorlar. Süleyman Ağa’nın annesi misafirleri olan bayanların yemek yeme biçimlerine bakarak bir yufka ekmeği alıyor ve içine kavurma doldurarak sarıyor ve yemeğe başlıyor. Yaşar Hanıma ve annesine dönerek “ sizin yediğiniz gibi değil böyle yenilir” diyor. Bu arada Yaşar Hanıma dönerek “ Bunun için böyle zayıf kalmışsın. Kürdlerin içine geldiniz, Kürdlerin adetlerini almalısınız… Bu zorluklara katlanmak için bizim gibi yiyiniz” diyor.
Yaşar Hanım, Süleyman ağanın annesini anlatırken başından geçen bir operasyonu anlatıyor. Süleyman ağanın annesinin memelerinde sorunlar çıkıyor, Doğu Kürdistan’ın Xoy şehrinde memelerinden ameliyat olacak. Doktorlar iğne vurup uyuşturmak istiyorlar. Fakat, Süleyman ağanın annesi uyuşturmadan ameliyat edilmesini istiyor. Yaşar Hanım’ın anlatımlarına göre Süleyman ağanın annesi tüm acılara katlanarak doktorların işini yapmalarına sağlamıştı, diyor.
Yaşar Hanım ile İhsan Nuri Paşa yıllar sonra ilk defa buluşuyorlar. Süleyman ağa çadırdan onlara ayrı bir yer ayırıyor. Yaşar ve İhsan sabaha kadar ayrı düştükleri tüm süreç hakkında yaşadıklarını birbirlerine aktarıyor. Ertesi günü İhsan Nuri Paşa ve yanındakiler sınır boyunda ve Süleyman ağanın zozanından pek uzak olmayan Yusuf Abdal Ağa’nın Zozanına gidiyorlar. Yaşar Hanım’ın giydiği elbiseler İstanbul elbiseleriydi. Bu elbiseler Ağrı dağındaki Kürdler arasında uygun olmayan elbiselerdi. Yusuf ağanın evinde Yaşar Hanım bölgedeki Kürd bayanların giydikleri elbiselere benzer elbiseler giymeğe başlıyor.
Bir kaç gün Yusuf Abdal Ağa’nın evinde kaldıktan sonra Ağrı Dağı’na gitmek için beraberlerindeki süvarilerle yola çıkıyorlar. Çaldıran ovasını aşarak Bahçeci dağına ulaşıyorlar. Gece vaktiydi ve ortalık kapkaranlıktı. Bu karanlık ortamda bir grup süvari ile karşılaşıyorlar ve küçük bir çatışma çıkıyor. Bu arada iki taraf arasında yapılan komünikasyon neticesinde ortaya çıkıyor ki, diğer grupta Ararat savaşçılarıydı. İhsan Nuri Paşa’nın Doğu Kürdistan’a geçmesi ve gecikmesi Ararat Direnişlerinin saflarında huzursuzluğa neden oluyor. Ararat Kürd Hükümeti yetkilileri bu grubu İhsan Nuri Paşa’nın akıbetini öğrenmek için göndermişlerdi. İki grup birleşerek Mako şehrinin kenarından geçerek Cuniki aşiretinin bölgesine geçiyorlar. Bir gece orada konaklandıktan sonra ertesi günü Ağrı Dağı’nın eteklerine vardılar.
Sonbahardı. Kürdler Ağrı Dağ’ından ovalara doğru inmiş çadırlarını ve evlerine kurmuşlardı. İhsan Nuri Paşa için de sığınak gibi bir yer oluşturmuşlardı. O gece orada kalıyorlar ve ertesi günü köye gidiyorlar. Köy de İhsan Nuri Paşa’nın yeraltında kazılmış ve arazi zemininde bir metre yüksekliği olan bir sığınağı vardı. İhsan Nuri küçük bir çayın karşı yakasındaki kışlayı Yaşar Hanım’a gösteriyor ve “Türk Askeri kışlasıdır” diyor. Ayrıca İhsan Nuri Yaşar Hanım’a “onlar oradan ateş ettikleri zaman kurşunları bu köye ulaşıyor. Görüyorsun aramızda hiç bir dağ yada engel yoktur.. Bize saldırmaktan korkuyorlar. Geçen yıl bir saldırıda bulundular bir hayli kayıp, esir verdiler ve bir hayli silah geride bıraktılar. Onlar şimdi bize saldırmıyorlar ve bizde onlara” diyor.
İhsan Nuri , Yaşar Hanım’ı yeraltında kazılan eve götürüyor ve bir odası vardı. Odanın camı olmayan bir penceresi vardı. Kağıtlarla pencere kapatılmıştı. Köylüler evlerini büyük kayalarla yapmışlardı. İhsan Nuri, Yaşar Hanım’a evi göstererek “bu bizim evimiz” diyor.
Yaşar Hanım İhsan’ın bu söylemi karşısında sesli bir şekilde “Ohhh !!! burada mı yaşıyacağız? “ demeye başlıyor.
İhsan Nuri, Yaşar hanımın bu ani reaksiyonuna karşı “ Mecburuz savaş halindeyiz. Türk askerlerinin ne kadar yakınımızda olduklarını gösterdim. Bizim kalacağımız yerin böyle olması gerekiyor. Yazı burada kalmıyoruz, dağlara çekiliyoruz” diyor.
Yaşar Hanım: “Bu köyün yerlileri hepsi yazın dağa çıkıyor?” diye soruyor.
İhsan Nuri “evet bunlar hepsi bizim savaşçılarımız” diyor.
Yaşar Hanım “ yazın bu ağır eşyaları ne yapıyorsunuz?” diye sorar.
İhsan Nuri: “taşınması zor olan her şeyi yeraltına gömüyoruz, sonbaharda geri geldiğimiz zaman yeniden kullanıyoruz ve hiç bir şey bozulmuyor” diyor.
Yaşar Hanım: “iyidir. Biz birlikte olursak nere olursa olsun iyidir. Ben bu odaya çeki düzen vereceğim, bakalım beğenecek misin? Annem de kapının arkasındaki odada kalır” diyor. Yaşar Hanım ve İhsan Nuri sığınak odadan çıkarak Yaşar Hanım’ın annesinin yanına gidiyorlar. Yaşar Hanım, İffet Hanıma “ anne evimiz yer altındadır” diyor.
Annesi “kızım odamız yer altında mı olacak?” diye sorar.
Yaşar Hanım: “ evet anne yer altındadır. Burası savaş meydanıdır. O karşıdakiler senin eniştenin düşmanlardır ve kendilerine dikkat etmeleri gerekiyor” diyor.
İffet Hanım hayretler içinde “şimdi ordumuz bizim düşmanımız mıdır?” diye sorar.
Yaşar Hanım: “bilmiyor musun, şimdi Kürd ve Türk düşman olmuşlar. Kürdlerin lideri de senin eniştendir” diyor.
İffet Hanım: “Kızım devletin kendisi bize pasaport verdi ve eniştemin yanına gönderdi” diye bir tespitte bulunuyor.
Yaşar Hanım: “Doğru devletin kendisi bizi gönderdi ve biz bugün Kürdlerle birlikte yaşıyoruz. Ordu bize karşı savaşmıyor, Kürdlere karşı savaşıyor. Fark nerededir? Biz bugün Kürdlerle birlikteliğiz” diyor.
İffet Hanım: “Doğru, gidip odaya çeki düzen verelim”diyor.
Yaşar Hanım : “gereken eşyaları getirip yerleştirecekler” diyor.
Yaşar Hanım İran’dan beraberinden getirdiği bazı beyaz çarşafları sığınak odanın duvarlarına asıyor. Yaşar Hanım’ın anlatımına göre “odaları güzelleşti ve oturabilir bir hal aldı”…….
Yaşar Hanım Ararat’a ulaşmalarından bir hafta sonra “Türk uçakları köylerinin semalarında görünmeye başlıyor ve ilk hoş geldiniz bombalarını yağdırmaya başlıyorlar. Ondan sonra da her gün bombalama işlerine devam ettiler” diyor.
Kış geçip bahar geldiği zaman İhsan Nuri Tebriz’den bir çadır getiriyor ve köyün kenarında kuruyor. Böylelikle sığınaktan kurtuluyorlar. Bir ay sonra da Ağrı’nın zozanlarına çıkıyorlar. Yaşar Hanım’ın anlatımlarına göre Ağrı dağının doruklarına gitmeden bir gün önce Türk askerleri her tarafa ateş etmeye başlıyor. Yaşar Hanım “bu saldırılar karşısında Kürdler çok rahat ve hiç bir şey olmamış gibi davranıyorlardı.. Korkan kendisi ile annesi olduğunu” yazıyor.
İhsan Nuri, Yaşar Hanım’a ve annesine “korkmayınız ya bir tavşan kışlanın yanından geçti, yada birilerin ayağı altında bir taş kaydı, Kürdlerin kendilerine saldırdığını sanarak her tarafa ateş açıyorlar. Diğer Türk birlikleri de askerleri harekete geçirmek için ateş açtılar. Onlar sürekli böyle yapıyorlar. Bizim için bu toplu atışları oyun haline gelmiştir. Hiç bir Türk birliği ve hiç bir Türk askeri korkusundan dolayı bize saldıramaz. Eğer yeni askeri güçler gelirse çevrede bir dizi alanda gözcülerimiz var ve onlar bizi haberdar ederler.. Onun için rahat olun ve hiç bir şeyi merak etmeyiniz ” diyor.
Yaşar Hanım’ın anlatımlarına göre “ Agiri zozanları çok güzel ve iç rahatlatıcıdır. Dünyanın hiç bir yerinde bulamazsınız. Birincisi; Agiri çevresindeki tüm dağlardan daha yüksektir. Agiri’yi tüm çıplaklığı ile görmek için hiç bir engel yok. İkincisi; Agiri’nin her tarafı güller ve çiçekler tarafından kaplanıyor” diyor.
Yaşar Hanım’ın verdiği bilgilere göre Agiri’deki zozana gittikleri zaman kendilerine bir yer seçiyorlar. Çadırlarının çevresinde her tarafta gül vardı. Tam bir Gulistan içinde ikamet ediyorlardı.. Yaşar Hanım gülleri sevdiğinden dolayı çadırlarının çevresine hiç bir hayvanı bırakmıyormuş..
Bir gün Sakar aşiretinin bir kolunun lideri olan Şêx Abdulqadir 20 süvar ile İhsan Nuri Paşa’yı ziyaret ediyor. Şêx Abdulqadir ve adamlarının atları Yaşar Hanım’ın güllerinin canına okuyor. Yaşar Hanım kendi kendisini yiyor, fakat misafir olduklarından dolayı sesini çıkaramıyor.
İhsan Nuri Paşa Yaşar Hanım’ın ruh haletini görünce kendisine gidiyor: “Yaşar burası Kürdistandır, Zozandır. Korunacak evin bahçesi yok. Merak etme bir kaç gün sonra buradan ayrılır ve başka bir yere yerleşiriz. Eğer oradaki gülleri korumasak, aşağıda güllerle dolu bir gulistan var” diyor.
Beli bir dönem orada kaldıktan sonra çadırlarının yerlerini değiştiriyorlar. Yeni geldikleri yerde Türklerin bombardımanından dolayı Yaşar Hanım boynundan yaralanıyor.
Türk savaş uçakları artık eskisi gibi Kürd savaşçılarını rahat bırakmıyordu ve sürekli olarak hava saldırılarından bulunuyordu. İhsan Nuri Paşa bu saldırılar karşısında kalmak için bir kayanın dibinde bir sığınak açarak orada kalmaya başlıyorlar.
Uçaklar Erciş’den kalkıyorlardı ve fazla Agiri’ye yaklaşmıyorlardı. Uçaklarının sesleri geldiği zaman kadın ve çocuklar korunmak için sığınaklara sığınıyorlardı. Sığındıkları yerler Agiri’deki mağaralardı.
Yaşar Hanım’ın anlatımlarına göre İhsan Nuri Paşa “Türk devletinin yeni askeri güçler göndererek Agiri’yi işgal etmek istediğini biliyordu. Türk devletinin bu planına karşı İhsan Nuri Paşa hakimiyet sınırlarını genişletmek istedi. Agiri çevresinde bu planı boşa çıkarmak istediler. İhsan Nuri’nin doğrudan başında olduğu bir çok alanda Türk askeri üstlerine saldırıldı, bir çokları ele geçirildi ve bir hayli esir alındı………….
Yaşar Hanım savaşın kızıştığı kıran kırana olan bir ortamda “ tanrıya eşi İhsan’ı koruması için” sürekli dua ediyordu. Yaşar Hanım’ın anlatımlarına göre “Tanrı gerçekten de İhsan’ı koruyordu ve tüm savaşlardan sonra sağ dönüyordu” diyor.
Yaşar Hanım “Kürdler esirlere iyi davranıyor ve misafir olarak görüyorlardı” diyor.
Yaşar Hanım anılarında “Kürdler, İran ve Rusya sınırında bulunan Paşkend kazasını ele geçirdikleri zaman belediye başkanı kaçmıştı. Onun udunu Yaşar Hanıma hediye olarak getiriyorlar” diyor.
Kürd savaşçıları Erçiş ve Patnos taraflarında yeni bir cephe açmış ve büyük başarılar elde ediyorlardı. Yaşar Hanım’ın verdiği bilgilere göre Kürdler Keskoyi kabilesinin ihanetini hesaplayamamışlardı. Keskoyiler devletin safına geçmiş ve bölgede kendilerine rehberlik yapıyorlardı, diyor. Kürdler bu cephede yenilgi aldılar.
Sonbahara doğru Türklerin Agiri’ye karşı genel saldırıları başladı. Türk basınına göre Türk Genel Kurmayı 66 bin asker ve 100 uçak Agiri’ye karşı saldırı için harekete geçirmişti. Yaşar Hanım’ın verdiği bilgilere göre Türkler bu asker ve jandarmaların bir kesimini Agiri Kürd savaşçılarına yardıma gelmek için harekete geçen Kürdleri engellemek için ayırmıştı. Diğer kesimi de Agiri’ye karşı harekete geçirmişti. Her Kürd savaşçısına karşı 160 asker düşüyordu.
Türkler genel saldırıya geçtiler. Kürdler güç dengesizliğinin olduğu ateş ve barut ablukasında direnmeye başladılar. Kürd Devrimi’nin yanında gözlemci olarak bulunan Ermeni heyetinin başkanı Rahan ve yanındakiler Türkleri ablukayı kapatmadan önce bölgeyi terk etmek istiyorlardı. Ermeni temsilcisi Rahan Yaşar Hanıma kendileriyle birlikte Agiri’yi terk etmesini istiyor. Yaşar Hanım yapılan bu öneriyi red ediyor. Rahan tekrar Yaşar Hanım’a geliyor ve kendisine “ Türkler her tarafı ablukaya alıyorlar. Bu gece son gecemizdir. Biz yolu biliyoruz, bizimle gel, eşin bize kadınları beraberinizden götürün, ben sonradan gelirim”diyor
Yaşar Hanım Rahan’a “eşimden ayrılmayacağım, eğer kendisi gelmese ben gelmeyeceğim. Eğer günümüz gelmiş ise ikimiz birlikte ölürüz. O diyorsa ‘siz gidin ben sonradan gelirim söylemine inanmıyorum’. Çünkü ben İhsan’ı tanıyorum o yoldaşlarını düşmanın ablukasında bırakıp kendisini kurtarmaya çalışmaz. Bu imkansızdır.” diyor.
Bu arada Yaşar Hanım bazı belgeleri yakmaya ve eşyaları parçalamaya başlıyor.. Annesi kendisine yetişiyor ve engelliyor.
Annesi bazı belge ve değerli eşyaları kurtarıyor ve Yaşar Hanıma delirdin mi biz hala yaşıyoruz, eşin gelir kendisi ile konuş diyor.
Gece çatışmalar sona eriyor ve İhsan Nuri Paşa geri dönüyor. Yaşar Hanım İhsan Nuri’ye Monsieur Rahan’ın kendisine geldiğini bu gece ablukadan çıkmasak bir daha çıkamayacağımızı söyledi.. Seni bırakıp onlarla gitmedim diyor.
İhsan Nuri Paşa: “ Abluka altına alındığımız doğru, gerisi doğru değil. Gitmemekle iyi yaptın. Ablukadan korkmamak lazım. Biz Kürdler istediğimiz zaman ablukayı yarıp geçebiliriz. Biz kolay kolay burayı düşmana bırakmak istemiyoruz” diyor.
Yaşar Hanım’ın verdiği bilgilere göre Kürdler bir hafta boyunca abluka içinde düşmana karşı koydular. Daha fazla direnemeyeceklerini anlayınca ablukanın bir koluna yüklenerek çemberi yarıp İran tarafına geçtiler..
BÖYLELİKLE GENERAL İHSAN NURİ PAŞA’NIN SÜRGÜN YILLARI BAŞLADI…………