Aso Zagrosi
Kürdistan toprakları üzerinde Hristiyanların 2000 yıldan beri faaliyetleri var. Kürdistan en önemli Hristiyan merkezlerinden biriydi. Bu 2000 yıl boyunca bölgedeki tüm halklar şu veya bu oranda Hristiyanlaşırken, hatta bölgedeki Hristiyanlar, Kafkaslara, Çin’e ve Hindistan’a kadar çok yaygın alanlara yayılıp Hristiyanlığı yayarken, her ne hikmetse binlerce yıl boyunca kendilerine merkez olarak aldıkları Kürdistan’da Kürdleri bu dine kazanmıyorlar!!!!!!!!!????
Sanki Kürdlerin, Hristiyanlığın bulaşmaması için 2000 yıl süren karşı bir bağışıklığı var!!!!
Böyle saçma sapan bir tarihsel yorumun olamayacağını kısmen düşünen ve tarihsel bilgisi olan hiçbir insanın kabul edebileceği bir şey değil. Ama sorun Kürdler olunca, Kürdistan tarihinin bir dizi can alıcı alanlarındaki muammalar/belirsizlikler yanında, Kürdlerin 2000 yıl süren Hristiyanlık tarihi de yaşamamış/olmamış gibi kabul etmişiz.
Yıllar önce Ermeni ve Gürcülerin 1000 yıl boyunca etnik kimlikleri üzerine kavga ettikleri ve paylaşamadıkları Hristiyan Kürd Prensleri Zekaria ve İwane kardeşleri üzerine tarihsel belgelere dayanarak kaleme aldığım makale serisine ilk tepki veren “Aso herkesi Kürd yapacak” diyenler bizim Kürdler oldu.( 1) Fakat, Zekaria ve İwane kardeşlerin Kürd olduklarına dair bir dizi tarihsel belgeler var.
Kürdlerde çok yaygın ve yanlış bir anlayış var. Yabancı biri ve hatta anti-Kürd biri Kürdler hakkında doğru bir lafı ağzından kaçırdığı zaman hemen dört elle sarılıyorlar. Örneğin İlber Ortaylı’nın “ Kürtlerin kurduğu ilk devlet Büveyhiler Nasturi Hristiyanlar bal gibi Kürttür” konuşmasından sonra sosyal medyadaki Kürdlerin tartışmalarına bir göz atmak yeterlidir. İlber Ortaylı mevcut durumda “Büveyhilerin Kürd oluşu” yada “Nestorilerin Kürd oluşu” Kürdlere fazla bir yarar getirmeyeceğini düşünerek de böyle bir konuşma yapmış olabilir. Ayrıca, onun söyledikleri de yanlış ne Büveyhiler Kürdlerin ilk devleti ne de Nestorilerin tümü Kürdtür.. Nestorilik dinsel bir yapılanmadır. Farklı bir çok milletten insanlar bu dini kabul ettiler.. Kürdler, bu dinsel yapılanma içinde önemli rolü oynadılar. Ayrıca Hristiyanlığın başlangıcından itibaren Kürdlerin bu dine katılımı söz konusudur. Doğu Kilisesi ile Roma Kilisesinin ayrışmasında Kürdler her iki taraf ta da yer aldılar. Bunun için Kürdleri sadece Nestorilik kalıbına sığdırmakta doğru değildir. Bugün “değerli Kürdologlar” olarak bildiğimiz, Kürdler ve bölgedeki Hristiyan yapılanmalar üzerine araştırma yapan, kitaplar yayınlayanların bir çoğu Doğuda ve özellikle Kürdistan’da Hristiyanlığın yayılması konusunda çok ciddi bilgilere sahiptiler Çünkü bu konuda yayınladıkları araştırmaları dahi var.. Ama, bu çevreler Kürdlerin Hristiyanlığın bölgede oluşum ve yayılması konusunda oynadıkları rol üzerine tek bir cümle dahi edemediler. Çünkü, bölgede var olan ve kendileri de başka amaçlar altında destekledikleri Hristiyan toplulukların sahip çıktıkları bir dizi Hristiyan alimleri, felsefeciler ve teologlar Kürd asılıydı. Kısmen Kürd ve Kürdistan tarihi hakkında bilgi sahibi olan kesimler, tarihçi Mesudi, Marco Polo ve daha bir çok eski kaynağın “Hristiyan Kürdlerden” söz ettiklerini bilir. Ayrıca Rus bilim adamı Peter Lerch 19. Yüzyılda “Hristiyan Kürdlerin bir çoğu Nestoridir” gibi değerlendirmelerde bulunabiliyordu. Kürd tarihçileri Mehmet Emin Zeki ve Dr. Cemal Reşid de buna benzer değerlendirmeler yapmışlardı. Bizim Kürdlerde sık sık bu kaynakları tekrarlıyorlar. .
Çeşitli girişimlere rağmen Hristiyan Kürdlerin 2000 yıllık tarihi hala yazılmış değildir. Bir anlamda Kürdlerin Hristiyanlık tarihi, bilinçli yada bilinçsiz bir şekilde yaşanmamış bir tarih olarak Kürdlerin hafızasına yerleştirilmiştir. W.A. Wigram 1910 yılında yayınladığı “An Introduction to the History of the Assyrian Church Or the Church of the Sassanid Persian Empire” adlı eserinin giriş bölümünde “ASURİ KİLİSESİ” terimini kullandığını, fakat bu adlandırmanının tarihsel bir otoritesinin olmadığını söylüyor. Bu terimi kullanma gerekçesi olarak, çeşitli isimlerle anılan(Doğulular, Persler, Suriyeliler, Keldaniler ve Nestorililer)bu kilisenin İngiliz okuyucusunda kafa karışıklığı yaratmamak için olduğunu söylüyor.
Wigram ve diğer bazı kesimlerin farklı etnik toplulukların içinde yer aldığı dinsel bir yapılanmayı etnik bir kavram olan Asuri adı altında toplamaları ciddi bir probleme neden olmuştur. Zaten yüzyıllar boyunca bölgede misyonerlik faaliyetleri için de bulunan Batılı misyonerlerin amacı var dinsel yapılardan bir millet yaratmaktı. Misyonerlerin bu girişimlerinden en çok zarar görenler genel olarak Kürdler, özel olarak ta Hristiyan Kürdler oldu. Tarihsel gerçekler tümden çarpıtıldı.
Bizim Êzîdî ve YARSAN Kürdleri için Kürdçe nasıl kutsal bir dil ise Arami dillerinde yayınlanan İncil ve Kuran da aynı özelliğe sahiptir. Hristiyan ve Müslüman Kürd alimleri de yüzyıllar boyunca eserlerini Arami dilleriyle kaleme aldılar.1800’lerin ilk yıllarında Mardin Kilisesinin Piskopos’u olan Kürd Karkeri’nin hikayesi bu anlamda öğreticidir. Chammas Elia Piskopos Karkeri hakkında şöyle yazıyor: “Şimdi bu piskopos, yalnızca Kürtçe bilen, Süryaniceyi çok kötü okuyan ve onu daha da az anlayan bir Kürttü ve her şeyden önce Barsom'un sıcak bir taraftarıydı. Patrik, ayrılmadan önce ona şöyle demişti: “Ben yokken, Chammas Elia'nın kilisede halka açık vaaz vermesini ve okumasını kesinlikle engelle. Öyle oldu ki bir gün okumak üzereydim. Birdenbire bu vahşi Karker bana Kürtçe bağırmaya başladı: "Bugün sizin okumanızla bir ilgimiz yok, bırakın sizin yerinize başkası okusun." dedi.(2)Evet Kürd Piskopos Karkeri Kürdçe konuştuğundan dolayı küçümseniyor. Kürdistan’ın farklı parçalarında yaşayan Müslüman Kürdler de bu yaklaşımı çok iyi tanıyorlar.
19.yüzyılda Hristiyanlığın tarihi hakkında bir çok esere imza atan Dr. De Vaux bir yazısında “Kürt olan birkaç dini şahsiyet de tanıyoruz.(3)”diyor. Hristiyanlık tarihi hakkında çok ciddi ve derin bilgilere sahip olan De Vaux tek bir Kürd Hristiyan aliminin ismini vermiyor.
Devam edecek
Aso Zagrosi
06.11.2022