TÜRK CELLATLARININ KÜRDİSTAN’DAKİ KATLİAMLARI VE KÜRDLERİN SORUMLULUĞU
TÜRK CELLATLARININ KÜRDİSTAN’DAKİ KATLİAMLARI VE KÜRDLERİN SORUMLULUĞU
Aso Zagrosi
Türk devletinin son 100 yıl içinde gerçekleştirdiği Kürd jenosidini niçin dünyanın gündemine taşımıyoruz?
Kuzey Kürdistan’da Türk devletinin gerçekleştirdiği Kürd soykırımı hala devam ediyor. Türk devleti Kuzey Kürdistan’ı kan gölüne çevirmiş ve yaptığı katliamlarla övünüyor. Türk Cumhurbaşkanı bu son süreçte 5000 den fazla Kürdü öldürdüklerini açık bir şekilde beyan ediyor. Erdoğan bu iddiasına göre katledilen Kürdlerin sayısı HAPEBÇE JENOSİD’inden fazladır..(resmi olarak 5000’den söz ediliyor) Bilebile, dört bir yandan izoleyi olunacağı , cephe gerisinden yoksun katliamların olacağı, tarihsel Kürd şehirlerin viraneye çevrileceği ve yüzbinlerce Kürdün göçe mecbur kalacağı bir ortam hazırlandı ve Kürdler bedellini ödediler. Daha sonra da ortaya çıkarak bu kadar vahşileşeceklerini hesaplamadık anlamında laflar gevelemeye başladılar.. Türk barbarlarının yapacaklarını hesaplamayanların Kürd gençlerini ölüme gönderme hakları yok. Bunu örgütlü olarak söyleyenlerde yok.
Türklere bu cüretti ve cesareti veren Kürd siyasi sınıfının ve onun borazanlığını yapan Kürd okumuş tayfasının acizliği, beceriksizliği, kuru ve içi boş siyasal diskurslerinin payı az değildir. Türk devleti milyonlarca Kürdü soykırımdan geçirirken, Kuzey Kürdistanlıların Kürdlerin Jenosidini araştıran bir merkezleri dahi yok. Türk Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra yapılan bazı Kürd jenosidlerini de Kürdleri bölme ve parçalama aracı olarak kullanılıyor.
Ben “Kuzey Kürdleri” derken bu aşamada Türk devletinin Kürdlere karşı işlediği suçları dokümantasyon haline getirerek dünya kamuoyunun gündemine getirmesi meselesini Kürdistan’ın diğer parçalarındaki kurumlardan beklemiyorum. (Kürdistan diğer parçalarında bağımsız Kürd aydınları gereken katkıyı sunarlar.) Türk devleti her gün Güney Kürdistan’ı bombalıyor ve Güney Kürdistan’ın bazı bölgeleri Türk askeri işgali altında olmasına gereken tavır konulmuyor.
Türk soykırımcıları ve cellatları tarihte Kürdlere karşı işledikleri suçların hesaplarını vermediklerinden dolayı, Kürd siyasi sınıfı ve Kürdlerin bir kesimi “İslam Kardeşliği”, “Türk-Kürd Kardeşliği” ve Türk devletinin Kürdlerin cesetleri üzerine bina edilmiş devletinin sınırları içinde fütursuz siyasal arayışları bu katliamların daha da şiddetlenerek devam etmesini sağlıyor.
Binlerce Kürd bu günlerde katledilirken, dünya arenasında ve ülke de de Türkleri zora sokacak inisiyatifler yok.
Hrant Dink’in öldürülmesinden sonra dünya da , Türkiye ve Kürdistan’da gösterilen tepkilerle binlerce Kürdün katledildiği bu ortamda gösterilen tepkileri bir kıyaslamak yeterlidir.
Ermeniler, Türk katil sürülerinin 100 yıl önce Ermenilere karşı gerçekleştirdiği soykırımı tüm dünya parlamentolarına ve kamuoyuna taşıdılar. Bir çok ülkenin parlamentoları Ermeni jenosidini kabul ettiler. En son 2 Haziran’da Almanya Parlamentosu Ermeni Jenosidini kabul etti. Amerika kabul ettikten sonra bu mesele Birleşmiş Milletlerin önüne gelir……
Evet Hrant Dink’in öldürülmesinden sonra yaşanan tepki selinin arkasında Ermenilerin yıllar boyunca Türk cellatlarının döktükleri kanlara saygı ve kendi davaları için yaratıkları hassasiyetler vardı. Bugün Türk barbarları tarafından katledilen Kürdlerin bir çok ailesi dahi çocuklarının ölüp ölmediğini bilmiyorlar.
Koçgiri, 1925 Devrimi, Sason, Agiri, Zilan ve son savaş boyunca öldürülen, katliam ve soykırımdan geçirilen Kürdleri bir kenara bırakalım.. Bu katliamların bir bilançosunu çıkarmak bu makalenin sınırlarını aşıyor.
Ermeni jenosidinin tartışıldığı bu ortamda bilince çıkarılması gereken ve bir çok Kürd tarafından unutulan Birinci Dünya Savaşı sırasında sadece Ermeni değil, Kürdlerin karşı da jenosid gerçekleşti. Fakat Kürdler sahipsizdi. Bölgede bulunan Doğu ve Batı gözlemciler Kürdlere karşı yapılan kıyımları rapor etmediler.
Birinci Dünya Savaşından önce Türk ırkçıları Mîr Sureya Bedirxan’ın söylemiyle “Türkler, Kürdleri de kendi seviyelerine düşürmek” Kürdleri millet olarak tarih sahnesinden silmek amacıyla bir dizi plan hazırlıyorlar. Bunlardan biri de Kürdleri asimile etmektir.
Haziran 1914 tarihinde Talat Paşa ile Armen Garo arasında sert bir tartışma geçiyor. Armen Garo Talat Paşa ve İttihatistlerin Pantürkist pozisyonlarına saldırıyor ve şöyle diyor: „Siz yanlış yoldasınız. Osmanlı İmparatorluğunu kaosa götürüyorsunuz. Zaferlerinizle siz kendinizi Napoleon ve Bismarck sanıyorsunuz.
Siz inatçılık yapıyorsunuz ve ülkeyi nereye götürdüğünüzü dahi bilmiyorsunuz. Delil mi? Kısa bir süre önce sen Vramian’a demedin mi siz Kürdleri Türkleştireceksiniz. Neyle Yapacaksınız? Hangi kültürle? Eğer siz kendi tarihinizi bilmiş olsaydınız böyle zırvalamazdınız. Unutmayız ki sizler 500 yada 600 yıldan beri bizlerin toprakları üzerindesiniz. Sizden başka milletler geldi geçti: Persler, Romalılar, Araplar ve Bizanslar…… Onlar dahi Kürdleri asimile edemediler, siz nasıl başaracaksınız? diyor. (https://www.facebook.com/notes/kürt-kültürü/armen-garo-kürdler-için-talat-paşaya-ne-dedi-aso-zagrosi/10150220102008988/ )
Mîr Celadet Bedirxan’ın 1933 yılında kaleme aldığı “ Türkiye Reisicumhuru Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine Açık Mektup” da İttihat ve Terakki Cemiyetinin Kürdlere karşı politikalarını gündeme getiriyor.. Bilindiği gibi bu Mektup Dr. Nuri Dersimî tarafından Arapça harflerinden latince harflerine çevrildi ve 1973 yılında “Naşiri Dr. M. Nuri Dersîmî” tarafından yayınlandı.
Mîr Celadet Bedirxan verdiği bilgilere İttihat ve Terakki yönetimi Kürdistan’ı Kürdlerden arındırarak Kafkasya’ya ulaşmak istiyordu. Sultan Reşad bu planı oynaylıyor.
Sözü Mir Celadet Bedirxan’a bırakalım: “Mezkur kanunda vilayeti şarkiye ismiyle yad olunan Kürdistan’da sakin halk yani Kürdler o araziden kaldırırak garbe yani Türk vilayetlerine nakil ve ahali kısmı mahalli nüfusun %5’ini tecavüz etmiyecek surette Türk köylerine tevzi, beyler, ağalar ve şeyhler ise derecei ehemmiyetlerine göre vilayet, liva ve kaza merkezlerine iskan olunacaklardı. Ahalinin bey, ağa ve meşayih ile münasebeti tamamiyla kesilecekti.. Bu süretle Kürdlerden tahliye edilecek olan Kürdistan’a da şuradan buradan getirilecek olan Türkler yerleştirilecekti. Bir iki batın sonra Türkler arasında ve onlara karışacak lisan ve adetlerini kaybedecek olan Kürd muhacirleri türkleşecekti” diyor.( Mir Celadet, age sayfa 19)
İttihat ve Terakki yönetimi Kürdlerin geleceği için ön gördüğü planı o dönemler ilişkileri iyi olan Taşnak Partisi ile paylaşabiliyordu. Armen Garo’nun bu meseleyi gündeme getirmesi ilişkilerin bozulduğu bir döneme rastlıyor.
Rusya ile Osmanlı Devleti arasında savaşın başlaması ve Osmanlıların yenilgisi ile birlikte Rus ve Ermeni Birliklerinin katliamlarından kurtulan yüzbinlerce ve bazı kaynaklara göre bir milyon Kürd kendi yerlerini ve yurtlarını terk ederek kışın ortasında yollara düşüyorlar.
İşte tam bu noktadan itibaren İttihat ve Terakki yönetimi için Kürdlerden kurtulmak için tarihsel bir an doğmuştur.
İttihat ve Terakki Cemiyeti sadece Kürdistan’daki ileri gelen şahsiyet ve aşiretlere ilişkin dokümantasyona sahip değildi, aynı zaman da Osmanlının Batı topraklarında yerleşen Kürdler hakkında ciddi bir araştırmaya ve bilgi toplamaya gidiyor. Bunun nedeni ise iskan edilen Kürdlerin kendi aralarında kolonileşmesini engellemek ve asimile etmekti.
İttihat ve Terraki iktidarı ve Teşkilatı Mahsusa tarafından kontrol edilen “İskani Aşair ve Muhacirin Müdüriyeti” ve“Aşairi ve Muhacir Müdüriyeti Umumiyesi” gibi kurumlar çok planlı bir şekilde Kürdler hakkında topluyordu..
İttihat ve Terakki tarafından yüzbinlerce Kürd ÖLÜM YOLCULUĞUNA çıkarıldı. Bu Kürdlerin büyük bir kesimi yollarda açlıktan, hastalıktan, soğuktan yada doğrudan fiziki infaz neticesinden katledildiler.
Mir Celadet Bedirxan bu konuya ilişkin olarak “ Mütarekeyi müteakip İstanbul’a avdetimde Mühacirin Müdüriyet kayıtlarında yapmış olduğum tetkikata nazaran Kürdistan’dan 650.000 kişilik bir nüfus Batı Anadolu vilayetlerine sevkolunmuştu. Cepheye giderken Toros geçitlerinde bu mühacirlerden kafileler görmüştüm. Uzaktan öbek öbek toplanmış insan kümelerine benzeyen bu kafilelerin yanına gittiğim zaman görüyordum ki bunlar soğuktan taş kesilmiş(donmuş) insan heykellerinden başka bir şey değildiler. Vatanlarından çıkarılan bu insanlardan büyük bir kısmı bu süretle yollarda hastalıklardan, açlıktan ve soğuktan mahvolmuşlardı” diyor.(Mir Celadet, age, sayfa 20)
Mîr Sureya Bedirxan, Dr. Bletch Chirguh ismiyle Kürd Ulusal Ligası olan Xoybun’un 6. Yayını olarak kaleme aldığı “La Question Kurde, ses origines et ses causes” adlı eserinde “ 700.000 kişinin sürgün edildiğini” ve bunların büyük bir kesimi ya açlıktan, soğuktan yada Türk askeri tarafından öldürüldüğünü yazıyor. (Mîr Sureya Bedirxan, age, sayfa 23)
Dr. Nuri Dersimi, Rus, Ermeni ve Türklerin katlettikleri Kürdlerin sayısını 1, 5 milyon olarak veriyor. Türklerin “Nemrut Mustafa” dedikleri büyük Kürd Yurtseveri Mustafa Paşa Yamulki’nin oğlu Albay Aziz Yamulki o dönem 700.000 Kürd’ün ölüme gönderildiğini yazıyor. Ayrıca Bazil Nikitin ve Lazerev 700.000 rakamını veriyorlar.
Ayrıca bu kıyımların birinci derece de sorumluları olan Cemal ve Talat Paşalarda bu mesele üzerine duruyorlar.
Cemal Paşa anılarında kendisine karşı Ermeni jenosidine ilişkin yapılan suçlamalara cevap vermek amacıyla 600.000 Ermeni’nin yollarda açlık ve yorgunluktan öldüğünü Kabul ediyor. Buna karşılık 1, 5 milyondan fazla Kürd ve Türk’ün öldüğünü söylüyor.( Cemal Pascha, Erinnerungen, Drei Maskenverlag, München 1922)
Cemal Paşa Türkleri süs olarak katıyor.. Bildiğimiz tek şey İttihat ve Terakki yönetimi çok bilinçli bir şekilde Kürdleri ve Ermenileri ÖlÜM YOLCULUĞUNA çıkardı ve yollarda katlettiler.
Murat Bardakçı’nın yıllarca sakladığı ve sonradan yayınladığı Talat Paşa’nın Kara Kaplı Defterinde ise bu sayı 702.905 olarak vermektedir(Murat Bardakçı, Talat Paşa’nın Evrak-ı Metrukesi).
Türklerin Kürdlere karşı yaptıkları katliamlara dair bir bir dizi belge var. Bunlar bir makalenin sınırını aşıyor.
Osmanlı’nin Kürdlere karşı yaptığı katliamları, Birinci Dünya Savaşı esnasında yapılan Kürd kıyımı, Koçgiri’den Nusaybin’e kadar süren ve hala devam eden Kürd soykırımının bir hesabı olmalıdır. Türk katil ve celat sürülerini işledikleri suçlarla yüzleştirme zamanı gelmedi mi?
Soykırımdan geçirilen, sürgün edilen, sokkaklarda kurşuna dizilen milyonlarca Kürdün anısına biraz saygımız olsa ve bundan sonra Kürd kıyımlarının önüne geçmek istiyorsak bu celatların yaptıklarıyla yüzleştirmek gerekir.
Bu görev Kürdlere düşüyor.
08 Haziran 2016
Aso Zagrosi