TARİHİ NİSÊBÎN AKADEMESİNİ KURAN KÜRD: BARSAUMA/BARŞEMO/BARŞUMA/ BARÇUMA(6)
TARİHİ NİSÊBÎN AKADEMESİNİ KURAN KÜRD: BARSAUMA/BARŞEMO/BARŞUMA/ BARÇUMA(6)
Aso Zagrosi
TARİHİ NUSAYBİN TEOLOJİ AKADEMİSİNİ (School of Nisibis)ikinci ve en görkemli dönemin başına çeken ve kuranlar Kürdlerdi. Fakat ne yazık ki, Kürdlerin tarihine ilişkin araştırmalar Kürdlerin 2000 yıllık Hristiyan tarihini yok sayarak şekillenmeye/şekillendirmeye çalışıldı. Bundan dolayı çarpık, eksik ve büyük tarihi değerlere sahip olan Kürdleri başkalarına mal ettik ve ötekileştirdik. Kürd tarihi üzerine çalışmalar yapan Kürd ve yabancı tarihçiler eserlerinde sık sık “Kürdler ve Hristiyanlar”, Kürdler ve Nesturiler” ve Kürdler ve Yaqubiler” gibi ana yada ara başlıklar altında Hristiyanlığı Süryani, Bizans ve Ermenilere mal ederek sahte bir tarih yazımına önayak oldular.. Kürdlerin büyük bir kesiminin Müslüman olması da bu sahte tarih yazımının kabullenmesini kolaylaştırdı. Nasıl bir insanın bireysel anılar varsa, tarih de bir anlamda bir milletin kolektif anılarıdır. Hafızasını kayıp eden bir millet, hafızasını kayıp eden bir insan gibidir.
Acaba Nesutorius Kürdmüydü? Ana başlığı altında yazdığım makaleye olumlu yada olumsuz gelen tepkilere baktığım zaman Hristiyan Kürdlerin tarihine dair var olan tarihsel boşluğu açık bir şekilde görüyoruz.
Sadece sorun Nestorius değil, son iki bin yılın tarihini incelemek için elimizde bir hayli yazılı belge var. Bu belgelere baktığımız zaman Kürdler Hristiyanlığın yayılmasında çok ciddi bir rol aldığını ve hatta bazı tarihsel dönemeçlerde önderlik yaptıklarını görüyoruz.
Şimdi sizi Kürdlerin kalbi olan ve tüm işgallere karşı direnen Kardoxilere götüreceğim... Med diyarı ve Hezbani diyarını şimdilik dışarda bırakıyorum.. Ama şu tarihi gerçekliğin altını da çizmek istiyorum. Medler ve Hezbanilerin tarihi hakkında bilgilerimiz de eksik, çarpık ve tarihsel gerçeklerle bağdaşmıyor.
Bugüne kadar Kürdlere dair yazan tüm tarihçilerin birleştikleri ortak nokta Ksenefon’un M.Ö 4. Yüzyılda Anabasis’te karşılaştığı Kardoxiler Kürdlerin atalarından biridir... Roma yada Yunan tarihçileri onlar hakkında bize bir hayli bilgi veriyor.
Aramilerin QARDU yada Beith QARDOU dedikleri Kürd ülkesinin Hristiyanlaştırılma süreci 1. Yüzyılda başlıyor.
Farklı kaynaklarda KARDOXİLERİN din adamlarına baktım. ilk piskopos MILES'tir (424), BARSAUMA (554 ve 563) ve 605'te MAROUTHA'yı buluruz. Ondan önce ya da sonra yazar olarak bilinen SYLVAIN gelir. 7. yüzyılın ikinci yarısında JEAN'ı buluruz. 893 ile 899 arasında THEODORE görüyoruz vs.(8)
Daha sonraki döneme ilişkinde bir hayli bilgiler var.
Yunan ordularına kan kusturan ve yolculuk boyunca en çok zarar verenler Kürdlerdi. Kimseyi ülkelerine koymuyorlardı. Nestorius döneminde Kardoxilerin Şahı yada Kralı MARAydı.. Fakat, ne yazık ki bugüne kadar Kardoxiler üzerine Nöldeke’nin çalışması dışında elimizde başka bir çalışma yok..KÜRD MARA hakkında da fazla bir şey bilmiyoruz.
Kürdler, genel olarak Hristiyanlık ve özel olarak da Nestori Mezhebinin yayılmasında ve yerleşmesinde FELSEFİ, TEOLOJİK, ASKERİ ve AKADEMİK alanda büyük katkıda bulundular..
TARİHİ NUSAYBİN TEOLOJİ AKADEMİSİNİ (School of Nisibis)ikinci ve en görkemli dönemin başına çeken ve kuranlar Kürdlerdi. DİBİSTANA NİSÊBÎNÊ Nestori mezhebini yayma konusunda motor rolünü oynadı. NİSÊBÎN PİSKOPOSU KÜRD BARSAUMA/BARŞEMO önderliğinde bu akademi yeniden inşa edildi ve dünyanın en iyi akademik kurumlardan biri haline getirildi. İtalyan yazar, din ve devlet adamı Cassiodorus Nisebini ve teoloji akademisini ziyaret ediyor ve orada gerçekleştirilen felsefe, matematik, tarih ve tıp eğitimleri karşısında hayretler içinde kalıyor. Papa ile konuşarak Nisêbîn Ecole gibi bir kurumu 535 yılında Roma’da açmak istiyor. Fakat, bu proje çıkan savaştan dolayı gerçekleşmiyor. NİSÊBÎN’in ismi “BİLİMLER ANASI ŞEHİR” tarihe geçiyor.
.(9)
Nisêbîn Teoloji Ekolunun yeniden kuruluşu üzerine durmadan önce tarihi Edessa Teoloji Ekoluna(Riha/Urfa) kısaca da olsa değinmek gerekiyor.
Daha önceleri Nisêbîn’de Mar Efrem tarafından yönetilen bir okul vardı. 363 yılında Nisêbîn Sassanilerin eline geçtikten sonra Mar Efrem şehri terk edip Riha’ya (Edessa)geçiyor. Mar Efrem Riha’ya geçtikten sonra meşhur Edessa Ekolunun ( 363 - 489) kuruluşuna önderlik ediyor. Edessa’da kurulan bu teoloji akademisi daha çok “Pers Okulu” olarak nam salmıştı.
O dönem Riha’da ve özellikle Pers Ekolu içinde ve çevresinde çok ciddi felsefi ve dinsel tartışmalar vardı.. Zerdeştiler, Maniciler, Bardesaniciler, Ortodoks Hristiyanlar ve daha sonraki süreçte Nestoriciller dediğimiz kesimler arasında çok ciddi canlı tartışmalar vardı. Neoplatoncu ve Aristotelesci ayrışmaları ve tartışmaları da eklemek gerekiyor.
Bu tartışmaların en yoğun olduğu dönemde Piskoposlar çok ciddi rol oynuyordu.
Diofizitlerle Monofizitler arasında tartışmaların ve kavgaların en yoğun olduğu dönemde Rabboula(412-435), Hibha/Hibas(435-457),Nonnus(457-471) ve Edessa Ekolu’nun kapatıldığı dönem de ise Cyrus (471-498) Urfa Piskoposuydu.( 10)
Rabbula döneminde farklı dinsel, felsefi ve ideolojik grup ve akımlara karşı amansız bir savaş açıldı. Bir dizi tarihi eser ve kitaplar yakıldı.Riha Piskoposu Rabbula monofizit bir din adamıydı. O dönem Edessa da bulunan Bardesani, Mani, Zerdeşti ve Hristiyanlık öncesi dinsel yapılanmalara karşı savaş açtı, tapınak ve kiliselerini yıkmaya başladı. Rabbula Iskenderiye Patriği Cyrile‘nin yandaşı idi.. Nestorius’un düşünce yapılanması üzerine büyük etki de bulunan ve aynı zaman da hocası olan Theodore de Mopsuest’un ve Diodoros von Tarsos’un eserlerini de yakmaya başladı. Edessa Teoloji Okulun da bir dizi alanda çeviriler yapılıyordu. Tarsuslu Diodorus ve Mopsuestialı Theodore'un eserlerinin Süryaniceye ilk çevirilerini ona borçluyuz. Yunan Felsefecilerin eserleri bu okulda Süryanice’ye çevriliyor ve okutuluyordu. Hibas’ın Diofizitlerle ilişkisinden dolayı Rabbula tarafından kovuluyor. Rabbula 435 yılında vefat ettikten sonra Hibas yeniden Riha’ya dönüyor ve Riha Piskoposu oluyor.
Hibas piskopos olduktan sonra, Nestoriliğin Mezopotamya'da yolunu açtı ve yeni piskoposun 433'te İran'daki Rawardeşir piskoposu Mari'ye hitaben yazdığı mektup, Nestorius’un aforoz edilmesine yönelik eleştirileri ve Mopsuestialı Theodore ilişkin övgüleri görevinden alınmasına neden oldu. Daha sonra yeniden görevine geri dönüyor ve 457 yılında vefat ediyor.
Tarihçi Renan Hibas’ın “Edessa’ya Aristo ve Nestorius’un düşüncelerini getiren” şahsiyet olduğunu söylüyor.(10)
Hibas’ın ölümünden sonra (457) Riha da Diofizitlere yani Nestorius taraftarlarına karşı tam bir cadı avı başlıyor.
Kendisi monofizitlerin en aktif yöneticilerinden biri olan Beith Arşamlı Simon, Nestorius taraftarlarına karşı yazdığı bir mektupta Edessa Okulundan kovulan akademisyen ve öğrenciler hakkında bize kısmi de olsa bazı bilgiler veriyor.
Beith Arşamlı Simon’un verdiği bazı isimleri aktarmak istiyorum:
Acacius beith Aramaya,
Barsauma Kürd Mara’nın hizmetçisi,
Beith Ardeşirli Mane,
Ninovalı Abşota
Germiyanlı Jean,
Mişe,
Kaki’nin oğlu Paul,
Medli Abraham,
Narsai,
Kafar Mari manastırından Ezalias vs.
Beith Arşamlı Simon Nestorius ve Hibas’a karşı olan bazı şahsiyetlerin isimlerini de veriyor. Bunlardan biri Kürd lakabını taşıyan “Kürd Barhadbeşabba” ve diğeri ise Xenaias( daha sonra Philoxene de Mabbourg(Menbiç) olarak meşhur oldu) ve kardeşi Addai.(11)
Tarihi EDESSA AKADEMİSİNDE(School of Edessa) Kürdler ciddi bir rol oynadılar. Edessa (Urfa) Akademisinden uzaklaştırılan şahsiyetlerden bazıları KÜRD, MED, GERMİYANLİ lakabını taşıyor yada KARDOXİLERİN ülkesinden bir manastırdan olduğu söyleniyor.
Riha’dan yada Edessa Teoloji Okulundan kovulanlar o dönem Sasanilerin denetimi altında bulunan Nisêbîn e akın ettiler. Hibas’ın vefatından sonra 20 yıl boyunca Edessa Okulunda rektörlük yapan NARSAİ fiziki saldırıya uğradı ve bir gece gizli bir şekilde Riha’yı terk ederek Nisêbîn’e kaçtı. Hemen hemen tüm kaynaklar Hibas’ın ölümünden sonra Doktor Narsai’yin Edessa’daki evini yakmaya çalıştıkları ve Narsai’yin Nisêbîn e kaçtığı konusunda birleşiyorlar.(12) Dr. Narsai, Edessa Akademisinin rektörü olarak hem Nestorius taraftarı ve hemde akademide diofizit olarak bilinen Theodore de Mopsueste ve Diodore de Tarse’nin eserlerini konu olarak seçen dersler veriyordu.
Bazı kaynaklar göre Narsai Nisêbîn e sığındığı zaman orada SİMON GERMİYANİ’nin yönettiği bir okula yerleşiyor. Barsauma davasına inanıyor ve destekliyor, diyor.(13). Diğer bazı kaynaklar ise Narsai Nisêbîn e geldikten sonra, Nisêbîn Piskoposu Barsauma kendisini karşılıyor ve şehirde kalmaya ikna ediyor. Barhadbşabba Arbaya şöyle yazıyor: “ Narsai okulu terk edip Nisêbîne geliyor ve bir Pers manastırına yerleşiyor. Narsai’nin projesi Pers ülkesine geçmekti..Bunun haberini alan Barsauma hemen ona arşidiakrını göndererek büyük bir tören ile şehire getirdi. Barsauma ve Narsai birkaç gün birlikte kalıyorlar. Marsauma Nisêbîn de kalmasını ve bir akademiyi kurması konusunda ricada bulunuyor. Ayrıca okulun kurulması için her türlü maddi ve manevi yardımda bulunacağını söylüyor. Narsai hala ikna olmuyor. Barsauma Narsai’ye: Kardeşim Riha’dan ayrılmanız, okulun dağılması tesadüfi değil tanrının bir lütfu olduğunu …………. Tüm Sasani ülkesinde Nisêbîn gibi önemli bir şehir bulamazsınız. Nisêbîn, iki imparatorluk arasında bir sınır şehri olduğundan ve ayrıca sizin direktörü olduğu bir okulu duyunca her taraftan öğrenciler akın eder” diyor ve ikna ediyor.(14)
Devam edecek
Aso Zagrosi
29.01.2023