25 MART ÎHSAN NURÎ PAŞA'NIN KÜRDİSTAN HALKINA...
25 MART ÎHSAN NURÎ PAŞA'NIN KÜRDİSTAN HALKINA FİZİKİ OLARAK VEDA ETTİĞİ 43. YILDÖNÜMÜ!!!
*****************************************************************
İHSAN NURİ PAŞA’NIN KALEMİNDEN BEYTÜŞŞEBAP AYAKLANMASI(1)
25 Mart 1976 tarihinde Kürdistan halkına fiziki olarak veda eden “Ararat Kartalı” İhsan Nuri Paşa’nın ölümünün 43.yıldönümü vesilesiyle BEYTÜŞŞEBAP AYAKLANMASINA ilişkin anılarının bir kısa özetini aktarmak istiyorum. Bugüne kadar Beytüşşebab’a ilişkin çok şey yazıldı ve söylendi. Fakat, eksik olan bu hareketin mimarı ve birinci derecede sorumlusu olan İhsan Nuri’nin anlatımlarıydı.. Şimdi siz ilk defa hareketin birinci derecede sorumlusu olan İhsan Nuri’nin anlatımlarını okuyacaksınız. Silav û rêz
Aso Zagrosî
İhsan Nuri Bazîd’te görevli olduğu zaman 1922 yılında Musul Krizinden dolayı Erciş, Adilcevaz, Xelat ve Bitlis üzeri Beşiri deki birliğine katılıyor. Bu arada Silvan’a geçiyor. Belli bir dönem sonra Siirt’te bulunan 2.müfrezeye tayini çıkıyor. İhsan Nuri’nin verdiği bilgilere göre: “ Aşiretler Ordusunun Komutanı Xalid Begê Cibrî ile ilişkiye geçiyor. Xalid Begê Cibrî, Erzurum şehrinde gizli bir şekilde ‘Kürdistan Bağımsızlığı için bir komite’ kurmuştu. Ben onunla irtibat halindeydim” diyor.
Osmanlı Ordusu Komutanı Kazım Paşa yardımcısına: “ ben hangi mektubu okuyorsam, İhsan Nuri’nin her zaman Kürd davası için aktif olduğunu görüyorum” diyor.
İhsan Nuri’nin verdiği bilgilere göre kendisinden şüphelendiklerini ve gizli raporların kendisinin eline geçmesini istemediklerini bildiğini yazıyor.
İhsan Nuri Millet Meclisi seçimleri sırasında Bitlis’e gittiğini, fakat Mustafa Kemal’ın kendisine verdiği talimattan dolayı seçim katılmadığını söylüyor.
İhsan Nuri Savaş Operasyon Seksiyonunun başında olduğu zaman komutandan kendi el yazısıyla “çok gizli” ibaresi altında Siirt Valisinin bildirdiğine göre bazı Kürdler vergilerini vermiyor. Devlet bu Kürdlere yönelik “Reform” yapmak zorundadır. Bu olaydan dolayı Musul Problemini çözmeye hazır olan orduya Kürd aşiretlerinin silahsızlandırma görevi veriliyordu. Bu mektupta “ Kürdler arasında reform!! Yapılmak zorundadır. Fakat şimdilik çok dikkatli olmak zorundasınız” deniliyordu.
İhsan Nuri hemen kaygı verici bu mektubun içeriğine dair Erzurum’u ve şehid dediği Xalid Begê Cibrî’yi haberdar ediyor. Bu arada Yusuf Ziya Bey’den kendisine bir cevap geliyor: “ Eğer yapabiliyorsanız Türk güçlerine saldırın ve yok edin” bir haber geliyor.
İhsan Nuri’nin verdiği bilgilere göre bir gün Genel Karargah’ın iki Marangoz’a ihtiyacı vardı.. Birlik bölge halkından iki kişiyi gönderdi. Ordu asistanının, birlik asistanına yaptığı telefona tanık oldum: “Siz bize gölgenin iki Marangoz’unu göndermişsiniz. Onları geri gönderiyorum. Bizim iki Türk asılı marangoza ihtiyacımız var. Onların parasını veririz” diyordu.
İhsan Nuri devamla : “ ben bunları öğrendikten sonra Türklerle anlaşmamızın imkansız olduğuna dair düşüncem daha da güçlendi. Kürd meselesini Türklerle çözme umudunu taşımak bir aldatmaca ve ona inanmaya devam etmek bir suçtu” diyor .
İhsan Nuri, bir çok Kürd subayının yakın dost çevresine sahip olduğunu ve bunların arasında Ali Riza Bey Bedlisi- Yusuf Ziya Bey’in kardeşi-, Tevfik Bey Mardini, Rasim Bey Wanli, Ertoşi aşiretinden Xurşid Bey de vardı diyor.
Komutanlar ve Ordu subayları Cizre ve Cudi dağının coğrafi durumunu anlamak için bir keşif yapmak istiyorlardı. Bu amaç çerçevesinde onlar Şirnak’a gittiler. Ben Şirnak’a gidecek olan bu grubun meselesini önceden Ali Riza Bey’e bildirdim ve kendisinden bunları tutuklamasını ve beni hemen bildirmesini istedim. Bana ve silah arkadaşlarıma gelince biz de Siirt Hükümet konağını işgal edecek ve devrimi başlatacaktık.. Ali Riza Bey ve yoldaşları benim kendilerine bildirdiğim Türk subaylarını tutuklayacaklarına ve bana bildireceklerine dair söz vermelerine rağmen, hiçbir şey yapmadılar diyor.
İhsan Nuri Paşa’nın anlatımlarına göre İhsan Nuri Paşa’da Şirnak’a gidiyor: Binbaşı olarak şehrin sorumlularıyla görüşüyor. Akşam saatleri için İhsan Nuri yemeğe davet ediliyor. İhsan Nuri o akşam tutuklamak istediği Türk subayları dahil herkes mahalli şefler tarafından davet edilmişti. Ayrıca İhsan Nuri Şirnak Hükümet konağını ele geçirme, orada bulunan birliği etkisiz hale getirme ve bir Kürd idaresini oluşturarak Siirt üzerine yürümeği planlıyor. Bu planın hayatta geçirilmesi için bir çok askeri grup hazır bekliyor ve Kürd subayları arasında görev bölüşümü de yapılmıştı. Öğle saatlerinde Alay Komutanı telefon ile askeri bir emir alıyor: “ Ordu derhal Şirnak’ı terk ederek BEYTÜŞŞEBAB’a gitmelidir” deniliyordu.
İhsan Nuri subayların ertesi gününe kadar Şirnak’ta kalması gerektiğine dair istemini Alay Komutanlığına bildiriyor ve ondan Ordu Komutanlığına bir gece daha Şirnak’ta kalınması için izin istemesini talep ediyor. Fakat, İhsan Nuri’nin bu istemi ret ediliyor ve resmi emir: “ sizin hemen durmadan Beytüşşebab’a gitmeniz gerekiyor” yönündeydi.
Biz Beytüşşebab’a varmıştık. Yusuf Ziya Bey Erzurum’dan geri dönmüştü. Birkaç günlüğüne izinde olan kardeşi Ali Rıza Bey ile görüşüyor. Yusuf Ziya Bey ‘Kürdistan Bağımsızlık Komitesi’nin aşağıdaki kararı aldığını söylüyor: “siz askeri güçlerinizle Bitlis üzerine yürürsünüz. Kuzeyli aşiret güçleri size katılacaklar. Bitlis’de Bağımsız Kürdistan’ı oluşturup ve ilan edeceksiniz” diyor.
Bu arada Şirnak’a gönderilen Alay’ın birkaç gün içinde Beytüşşebab’a geleceğine dair haber aldım. Bu ara İhsan Nuri Kürd subaylarıyla görüşüyor ve görüş alış-verişi yapıyorlar. Bu görüşme de Alayı ele geçirmek ve var olan yetkilileri tutuklama kararı alıyorlar.
3 Eylül 1924 gecesi İhsan Nuri Kürd subaylarına yönelik yazılı bir emir hazırlıyor ve tüm Kürd subayları tarafından imzalanıyor. Bu yazılı emir de askeri ayaklanmanın nerede başlayacağı ve isyan sırasında hangi subayın hangi görevi alacağı detaylarına kadar açıklanmıştı. Çavuş Kürdtü. İhsan Nuri operasyonun gidişatı hakkında ona bilgi veriyor. İhsan Nuri kendisi de hazır olan, Şirnak Şefi Süleyman Ağa’nın oğlunun aşiret güçleriyle Türk Alay Komutanını ele geçirmesinden yanadır. Onların katılmasıyla diğer aşiret güçleri de isyana katılacaklarını düşünüyor.
Fakat, teğmen Xurşid Bey Ertoşi kendisi Türk Alay Komutanını tutuklama görevinden ısrar edince İhsan Nuri karşı çıkmak istemiyor.
İhsan Nuri bu görevlendirmeyi “ İlk hatası” olarak değerlendiriyor.
Alınan karara göre 4 grup halinde Türk Alay Komutan’ın olduğu alanı saracaklar ve 8 kişi Komutana giderek tutuklayacaklar.
Gece yarısı İhsan Nuri askerlerden birine çadırına kimseyi yaklaştırmamasını söyleyerek askeri elbiseleriyle yatmaya hazırlanıyor. Gece saat üç buçukta kalkıyor. Bir çok askerin onun çadırının arkasında koşuştuğunu fark ediyor. İhsan Nuri’de birlikte olduğu askerle tepeye doğru çıkıyor. Bu arada Ali Riza Bey ile karşılaşıyor.
Xurşid Bey Ertoşi, Alay Komutanı’nı tutuklamak için verilen saate uymuyor. Erken bir saat te Albay’ın çadırına yaklaşıyor ve yanında bulunan askerlerin birinin ayağı bir ağaç parçasına takılıyor ve yere düşüyor.. Çıkan gürültüden Türk komutan uyanıyor ve “Kim var orada?” diye bağırıyor.
Komutanın uyandığını fark eden Xurşid ve yanındakiler kampı terk ediyorlar.
Alay Komutanı İhsan Nuri’den yaşananların araştırmasını ve askerlerin nereye gittiklerini araştırmasını istiyor. İhsan Nuri Xurşid Bey Ertoşi’nin bulunduğu yere bakıyor, yerinde olmadığını görüyor. Onun bazı adamlarıyla karşılaşıyor ne yapacaklarını bilmiyorlar.
İhsan Nuri 1925 yılında Bağdat’ta Xurşid Bey Ertoşi ile karşılaştığı zaman Xurşid Bey meşhur 3 Eylül 1924 gecesi yaşananlar hakkında kendi versiyonunu açıklıyor.
Xurşid Bey Ertoşi, İhsan Nuri’ye o geceye ilişkin şöyle diyor: “ Benim saatim durmuştu. Bundan dolayı ben askerlerimle erken bir saatte Komutanı tutuklamak için gittim. Fakat, ben ona yaklaştığım zaman sizin benim yardımıma gelemeyeceğinizi düşünerek kaçtım” ….
Yeniden Beytüşşebab’a dönersek İhsan Nuri Xurşid’in birliğinde bazı askerlerle görüştükten sonra Xurşid’in yeniden buluşmak için hiçbir buluşma noktasını vermediğini fark ediyor.
Tevfik ve Rasim’e bağlı birimlerde ortada yok.
Ali Riza Bey bana: “ Xurşid gitti. İki bölükte ortada yok. Biz bir bölükle bir şey yapamayız. Sende geri dönebilirsin. Ben Alay komutanına sizlerin eğitim amaçlı gittiğinizi söyleyeceğim” diyor.
İhsan Nuri, Ali Riza Bey’e: “Ben Kürd halkının özgürlüğü için isyan ettim, şimdi artık bırakmıyorum ve geri adım atmyacağım. Sen eğer benimle kalmak istemiyorsan, mecbur değilsin. Sen Türk Alay Komutanına gidersen, kendini özgür hisset ve canın neyi istiyorsa onu anlat. Ama, bana iki bölüğü göndermeye çalış” diyor.
Ali Riza Bey gidiyor!!
İhsan Nuri ve beraberindekiler tepeye tırmanıyorlar ve yavaş yavaş güneş doğmaya başlıyor. Bu arada Rasim ve Tevfik beylerle karşılaşıyorlar. Dağdan Türk Alayını gözetliyorlar. Türk askerleri İhsan Nuri ve arkadaşlarını tutuklamak için hareket halindeler. Uzaktan Türk yetkilileri İhsan Nuri ve arkadaşlarına sesleniyorlar ve karşılıklı konuşuyorlar.
İhsan Nuri askerlere ateş etmek istiyor. Fakat, bir ara düşündükten sonra eski de birlikte çalıştığı arkadaşlarını öldürmek istemiyor.
Sonradan yaptıkları operasyonun boyutunu düşündüğünü ve var olan pasifliğinden dolayı hayati bir yanlışlık yaptığını söylüyor. İhsan Nuri “benim bilincim isyanın birinci gününde bana ihanet etti. Zira o bana eski silah arkadaşlarımı tasfiye etmeyi yasakladı” diyor.
Türk topçu kuvvetleri komutanı İhsan Nuri ve arkadaşlarına ateş etme emri verdiği zaman onlarda ateş etmiyorlar.
İhsan Nuri ve arkadaşları Şirnak’a gidip Süleyman Ağa’ya desteklerini sunmak istiyorlar. Bu arada yolları silahlı Kürdler tarafından kesiliyor. İhsan Nuri, Rasim Bey ve iki Kürd çavuşu onlarla görüşmek için gönderiyor. Rasim Bey, Kürdlere Türk değil Kürd olduklarını, Kürdlerin haklarını almak için isyan ettiklerini söylüyor ve kendilerine katılmalarını istiyor. Bu arada kendilerinden Şirnak yolunu soruyor. Onlarda bir yolu gösteriyorlar.
Kısa bir süre sonra İhsan Nuri ve arkadaşları dört bir yandan Kürdlerin silahlı saldırısına uğruyorlar. Bin bir zorlukla geri çekiliyorlar. Bir Keldani köyünde para karşılığında yiyecek satın alıyor ve yaralılara gereken ilk yardımı yapıyorlar.. İhsan Nuri “biz Kürdlerin haklarını almak için isyan ettik, ilk çatışmamızı da Kürdlere karşı yaptık. Bu çatışma askeri güçlerimizin morali üzerine çok negatif bir etki yaptı” diyor.
İhsan Nuri Kürdlerin niye kendilerine saldırdığını öğrenmek için adamlarına kendilerine saldıran savaşçılardan birini getirmesini istiyor. Saldıran Kürd: “ o sabah birkaç asker ile birlikte bir Kürd subayı bize geldi. O bize dedi ki devlete isyan ettiklerini ve arkadaşlarının tutuklandığını söyledi. Ayrıca bize kendisinin kaçabildiğini, büyük bir ihtimal ile Türk ordusu onu ve arkadaşlarını tutuklamak için takip ettiğini söyledi. Bu arada Türklerin bize de saldıracağına dair uyardı ve şöyle dedi: “ Siz bu yüksek yerleri tutmalısınız ve onların buralara gelmesine engelleyiniz” dedi.
Kürd konuşmasının devamında “ biz tüm geçitleri tutuk. Siz geldiğiniz zaman biz sizin doğruları söylediğinize inanmadık. Biz sizin Türk devletinin askeri olduğunuza inanıyorduk. Bundan dolayı size ateş açtık. Sonra sizden biri yaralı olarak elimize geçince, yaptığımız yanlışlığı anladık ve pişman olduk, fakat iş işten geçmişti” diyor.
İhsan Nuri “bu karmakarışık işin Xurşid Bey ile ilişkili olduğunu böylece öğrendim” diyor ve “bunun da onun ikinci hatası olduğunu” yazıyor.
Bu arada İhsan Nuri ve arkadaşları Türk askerlerine giden yiyeceklere el koyuyorlar ve bulundukları alanlarda bazı Türk askeri yapılarını silahsızlandırıyor ve postalara el koyuyorlar.
Devam edecek
Aso Zagrosi
24.03.2019