Hıristiyanlık dininin Kürdistan’da Binlerce yıllık bir tarihi var. Kürdlerin bir kesimi de bu dini kabul ettiğine dair binlerce tarihsel belge var.
Sömürgeci güçlerin Kürdistan’da gerçekleştirdikleri ulusal hafıza kırımından dolayı bir çok alanda olduğu gibi Hıristiyan Kürdlerin tarihine dair bugüne kadar hiçbir araştırma yapılmamıştır. Yılbaşı geldiği zaman her ne hikmetse hep Hıristiyan Kürdlerin trajedisi aklıma geliyor. Geçen sefer Ermeniler ve Gürcülerin üzerine kavga ettikleri Zakaria ve İvane kardeşlerinin Kürd olduklarını belgelerle ortaya koydum.
( http://kurdistaname.net/ />tr/node/77?fbclid=IwAR1QzVY3VbEV03BZOosr83Bv_xcSLMT9bWlLXi832CmjwfdNCAt-0og9zv8 )
Bu sefer Bizans İmparatorluğuna Kral olmak isteyen Kürd Nasir’ın hikayesini yazacağım.
Arguvan üzerine yayınladığım yazı serisinin 5. bölümünde Bizans Kral’ı 1.Basile’nin talimatı üzerine Kürd esirlerine karşı yapılan katliamı belgelere dayanarak gündeme getirmiştim. Bu esir Kürdler, Manici/Yeni Manici yada Paulcular dediğimiz güçlerin saflarında savaşan Kürdlerdi. (Söz konusu olan yazı serisini devam edeceğim)
Bir de Babek Hareketi sırasında Bizanslara sığınan ve Bizansların saflarında Kürd Nasır’ın komutasında Araplara karşı savaşan Kürdlerin tarihi vardır.
Kürd ve Kürdistan tarihine ilişkin Kürdler tarafından sağlıklı araştırmalar yapılmadığından dolayı Kürdistan’ı işgal eden güçler Kürdlere ait olan bir dizi tarihi olayları/şahsiyetleri kendi tarihlerine ve kendilerine mal etmişlerdir. Bir biçimiyle de olsa Kürdlerin büyük çoğunluğu tarafından sömürgeci tarih yazımı kabul görmüştür!!!
Mesela Babek Hareketi’ne ve Babek’e , “Azeriler” , “Farslar” ve hatta “Türkler” sahip çıkıyorlar ve Babek’i kendi “Ulusal Kahramanı” olarak lanse ediyorlar. Farsları bir kenara bırakırsak Babek Hareketi sırasında bölgede Türk ve Türkçe konuşan Azeri diye bir halk yoktu. “Türk” denilen çevrelerin bölgeye gelişi 1070’li yılların civarındadır. Bugün “Azerbaycan” denilen bölge tipik bir Kürd bölgesiydi ve o dönemler Hezbani Kürdlerinin bir kolu olan Rewadi ve Şeddadi Kürd hanedanlıkları tarafından yönetiliyordu. Bu konuda tartışması yapılmayacak yüzlerce tarihsel belge vardır. Yani 830’lu yıllarda bölgede yerleşik bir Türk varlığı yoktur. Bu konuda ileri sürülen tezlerin hiçbir maddi temelli yoktur. Binlerce konuda olduğu gibi bu da tipik bir Türk yalanıdır. Azerbaycan’ın ismi tarihsel olarak Büyük İskender döneminde Küçük Med’i yöneten Atropotes’in isminden kaynaklandığını daha önceleri bir yazıda gündeme getirmiştim.
(http://tr.zagrosname.com/ />bueyuek-iskender-ve-kuerdler1.html)
Burada Babek Hareketi üzerine durmayacağım. Konu çok geniş ve bir makale ile anlatılacak bir mesele değildir. Bilindiği gibi Babek Hareketinin esas ana merkezi İslami tarihçilerin gündeme getirdiği gibi JİBAL/Kürdistandır. Kürdler çok yoğun bir şekilde bu harekete katılıyorlar.
Benim burada üzerine durmak istediğim kayıp olan ve büyük bir oranda yok edilen Hıristiyan Kürdlerin tarihinin bir parçası olan General Kürd Nasir’ın hikayesidir. Babek Hareketi sırasında Babek’ten sonra dünya tarihçileri tarafından en çok ilgi gösterilen ve üzerine yazılan Nasırdır.
Nasır, Babek Hareketinin önde gelen liderlerinden biri olarak Halife’nin ordusuyla Kürdistan’da girdiği çatışmalardan sonra 833/34 yıllarında Bizanslara, İslam tarihçilerin söylemiyle Rumlara sığınıyor. O dönem Bizans İmparatorluğunun başında Kral Theophile vardı.
Bu çatışmalarda tarihçi Teberi’ye göre “100.00 insan öldürülüyor”(Tabari Tarihi, 3. cilt, sayfa 1166)
M. Canard “Byzance et les Arabes” adlı eserinin birinci cildinde bazı tarihi kaynaklara dayanarak katledilenlerin sayısını “60,000 kişi olduğunu” söylüyor.(M. Canard, age sayfa 401-402) Malatyalı Michel le Syrien(1126-1199) Chronique’inde katledilenlerin sayısını “5000” olarak veriyor.(Michel le Syrien, age, cilt 3, sayfa 84)
Nizami Mülk, öldürülenlerin sayısını “10.000 kişi” olarak veriyor.( Nizami Mülk, Traite de Gouvernement, sayfa 293-294)
Sonuç olarak Halife El Mutasim’in bölgeye gönderdiği askeri güçler büyük katliamlar yapmışlar ve bu katliamlar ardından Kürd Nasır yanında bulunan bir askeri birlikle Bizans Kralı Theophile sığınıyor.
“Kürd Nasır” tespiti bana ait değildir. Malatyalı tarihçi Bar Hebraeus meşhur tarihi eserinde Bizans Kralı Theophile ile Halife Mutasim arasındaki barış görüşmelerine değinirken Halife’nin “ Mutasim sulh mektubunu alınca Arap esirleriyle birlikte Kürd Nasır’ın ve Roma asilzadesi olup Araplar tarafına iltihak ettikten sonra kendilerinden kaçan Amanuel’in teslim olunmasını istedi. Basilius ‘buna imkan yok’ dedi. Mutasim ise ‘peki’ dedi ve ‘o zaman savaşa hazırlanın’ dedi.(Bar Hebraeus, Abül Farac Tarihi, cilt 1, sayfa 228)
Bar Hebraeus Halife Mamun döneminde “Müslüman olan Kürdanya ahalisi çoktan beri beklenen Mehdi’nin zuhuru üzerine Araplara karşı isyan ettiler……………..Bir çokları onun etrafında toplandılar. O da Kardevaya memleketin dağlarında bir mevki tahkim etti.” diyor. Bar Hebraeus Kürdanyaların Mehdi’sinin bir tuzak neticesinden Ermeni Aşod tarafından öldürüldüğünü, Kürdanyaların yenildiğini ve yeniden harekete geçtiklerini yazdıktan sonra çoban Babek’in ortaya çıktığını, yenildikten sonra Roma Kralı Theophilus’a kaçtığını yazıyor.(Bar Hebraeus, age sayfa 221- 228)
Michel le Syrien de sözünü ettiğim eserinde Abbasi Halifesiyle Bizans Kralı arasında yapılan barış görüşmelerini gündeme getiriyor ve Halife’nin Kraldan “ Naçr Khourdanaya, oğlunu ve Emmanuel’i istediğini” yazıyor.( Michel le Syrien, age, Cilt 3, sayfa 96)
Michel le Syrien de Bizans Kral’ının temsilcisi olan Basilius’un Abbasi Halifesinin söz konusu olan isteğini reddettiğini yazıyor. Michel le Syrien Nasir’dan sık sık “Khourdanyaların Şefi” olarak söz ediyor.
Nasir’ın komutasında Bizanslara sığınanlarının sayısı hakkında farklı rakamlar var. Continuateur Georges Le Moine “14.000 kişiden” söz ediyor. Continuateur de Theophane “30.000 kişiden, Teberi bu sayıyı daha aşağı çekerek “birkaç bin kişiden” söz ediyor. Sonuç olarak Hıristiyan dinini kabul ettikten sonra Theophobe ismini alan “General Kürd Nasır” ve komutasındaki güçler Teberi’nin söylemiyle Bizans Kralı tarafından maaşa bağlanıyorlar, evlendiriyorlar ve önemli görevlere getiriliyorlar. General Nasıl ve komutasındaki güçler, savaşlar sırasında Bizans Kral’ının en yakın çevresinde yer alıyorlar.. Daha sonra üzerine duracağım gibi bir savaşta Bizans Kralı Theophilus öldürülme yada esir düşme ihtimali olduğu bir anda Nasır tarafından kurtarılıyor.
Devam edecek
Aso Zagrosi
31.12. 2018