Kürd Tarihçilerinin Meçhul Askeri: Muhammed Ali Awni Sûrekî (Sîverekli)
Muhammed Ali Awni için “Kürd tarihçilerinin Meçhul Askeri” tanımını ilk kullanan Prof. Dr. Kemal Mazhar Ahmedtir. Onlarca yıl önde Kemal Mazhar’ın Kürd tarihçileri üzerine yazdığı kitapta bu tanımlama dikkatimi çekmiş ve hep aklımda kaldı.
Muhammed Ali Kimdir?
Muhammed Ali Awni yaşamının esasını Mısır’da geçirmiş Siwerek Zaza Kürdlerinden olan bir Kürd aydınıdır. Muhammed Ali Awni bazı kaynaklara göre Siwerek kazasında ve bazılarına göre ise “Siwerek kazasına bağlı Bab nahiyesinde” dünyaya geldi.
Biraz uzun bir alıntı olacak ama, Mehmet Emin Zeki Bey’in Muhmmed Ali Awni’nin babası olan Abdulkadir Efendi Awni Sivereki’yi tanıtan yazısını aktarmak yarar vardır. Mehmet Emin Zeki Bey şöyle yazıyor:
“Abdulkadir Efendi Avni el-Sivereki
(El Hac Abdulkadir Efendi Avni el-Sivereki)
Osmanlı ordusunda çalışkanlığı ve ciddiyetiyle Delelbaşı rütbesini alan, Lalac Han diye tanınan ve büyük toprak ağalarından Muhammed Ali Ağa’nın oğludur.
H.l 265 (M. 1849) yılında Siverek’te doğdu. H.1311 (M. 1894) yılında 73 yaşındayken vefat etti.
Hacı Abdulkadir Efendi, ömrünü ilim öğrenmek ve öğretmekle geçirdi. Arapça, Türkçe, Farsça ve ana dili olan Kürtçe ile vaizlik ve müşitlik yaptı. Türkiye Kürdistanı’nın kuzey batısındaki bölgelerde konuşulan Kurmanci ve Zazaki şivelerini çok iyi konuşuyordu. Fıkıh konusunda da iyi bir alim ve iyi bir hatipti.
Yüksek mevkilerdeki devlet adamlarından uzak durmaya çalışırdı. Bu nedenle kendisine önerilen vilayetin idare meclisinde üyelik makamıyla müftülük görevlerini reddetti. Çünkü idari ve dünyevi işler’le Şer-i ve Dini kanısıyla bazen ters düşebilir düşüncesindeydi. Siverek’te tek okul olan El Medrese el-Feyziyye’de
uzun süre ders verdi. Arap diliyle Şer-i ilimlerde, Türkçe ve Farsça ile çok sayıda alim ve edebiyatçı yetiştirdi. Ergani, Çermik, Maden, Amed, Ruha ve Viranşehir’den çok sayıda öğrenci bu medresede eğitim görüyordu. Hanefi Mezhebi’ne mensup olan Hacı Abdulkadir, Kadiri Tarikati’na bağlıydı. Merasim yerine gitmediysede,
bir süre sonra Nakşibendi Tarikatı’na girdi. Yaşamı mutasavuf alimlerin yaşantısı gibi geçti. Halktan uzak, çarşıya ve kalabalık yerlere sadece cuma
ve cemaat namazını kılmak için giderdi. Bunun dışında tüm vaktini zikir ve ibadetle geçirdi. Sadık bir sofi ve haktan yana olduğu için gerek Hıristiyan, gerekse
Müslüman olan Kürt, Türk ve Türkmen’lerin sevgi ve saygısını kazanmıştı. Osmanlı Devleti, dini okulların tanzim ve tevhidi için yasa çıkarıp, bu okullarda
öğretmenlik yapanlara maaş bağlanacağını hükme bağlayınca. Hacı Abdulkadir, Çermik ilçesine iki veya üç yıllık bir süre için genel öğretmen olarak atandı. Daha sonra Siverek’e dönerek, aynı görevini burada sürdürdü.
Abdulkadir Efendi, çok sayıda alim yetiştiren Siverek ilçesinin Bab nahiyesindeki Zaza aşiretinin başkanı ve bu bir kaç satırı yazan ve kitabın 2. bölümünü
yayınlayan Muhammed Ali Avni bin el-Hac Abdulkadir Avni bin Muhammed
Ali’nin babasıdır.”
Evet Muhammed Ali Awni, Muhammed Ali Ağa’nın oğlu Haci Abdulkadir Awni’nin oğlu olarak 1897 yılında Siverek’te(Kürdçe Sûrek yada Sorektir. Awni’ye göre Bölgenin toprak rengi kırmızı olduğundandır)dünyaya geldi. Bazı kaynaklar Muhammed Ali Awni’nin doğum yılı 1897 diğerleri ise 1898 yılı olarak veriyorlar. (Muhammed Ali Awni’nin kızı rahmetli Doreya Awni’nin hazır bulunduğu bazı tanıtma toplantılarında da 1897 tarihi doğum yılı olarak veriliyor) Burada fazla sorun yok. Fakat, Mehmet Emin Zeki Beyin Muhammed Ali Awni’nin babasının doğum ve ölüm yılı hakkında verdiği “H.l 265 (M. 1849) yılında Siverek’te doğdu. H.1311 (M. 1894) yılında 73 yaşındayken vefat etti.” söylemi sorunludur. Verilen Hicri yıllarını yeniden hesaplamaya çalıştım, karşısında verdiği Miladi yıllara denk düşüyor. Eğer o hesaba göre hareket edersek Haci Abdulkadir 45 yaşlarında olduğu zaman, oğlu Muhammed Ali Awni doğmadan 3 yada 4 yıl önce vefat etmesi gerekir. Böyle bir şey mantıklı değil. Bir çok kaynak Haci Abdulkadir’in kendisi oğlunu Mısır’a okumaya gönderdiğini yazıyor. Mehmet Emin Zeki, Haci Abdulkadir 73 yıl yaşadı diye yazıyor. O zaman daha sonraları vefat etmesi gerekir. Eğer doğum tarihi doğru ise o zaman 1922’de vefat etmesi gerekir.(Ben bu pazar kısa bir yazı Muhammed Ali Awni’yi anmak istedim.. Her halde biraz daha detaylara inerek yanlışlıkları düzeltmem gerekecek-Aso)
Muhammed Ali Awni ilk eğitimini babasının yanında Sûrek/Sorek’te yapıyor. Daha sonra Osmanlı İmparatorluğunun kriz döneminde ve daha rahat bir ortamı olan Mısır’da bulunan El Ezher Üniversitesine gönderiliyor. Aynı ailenin başka bireyleri de daha önce El Ezher’de eğitimlerini tamamlamışlardı. Muhammed Ali Awni, Zeynep Hatun tarafından kurulan Vakıf’dan aldığı burs ile eğitimini tamamlıyor. Kürdlerden Mithad Bedirxan daha önceleri Mısır’da Kürdistan Gazetesi ve Salih Bedirxan masonluğu bilinen Umut gazetesini çıkarmıştı.
Muhammed Ali Awni El Ezher Üniversitesini tamamladık sonra Mısır Kraliyet Sarayının Diwan’ında Kürdçe, Türkçe, Farsça, Arapça ve Fransızca gibi dilleri bildiğinde resmi tercuman olarak çalışıyor. Aynı süreçte Muhammed Ali Awni İran Şah’ı daha sonra evlenecek olan Prenses Fewziye’nin Farsça hocalığını da yapıyor.
Muhammed Ali Awni Mısır Kralı için Fransızca ve Osmanlıca yayinlanan uluslararası antlaşmaları ve ikili protokolleri Arapça’ya çeviriyor. Bir dizi kitabı Farsça, Fransızca ve Türkçe’den Arapça’ya aktarıyor. Bunların hepsi yaşamını kazanmak için iş icabı yaptığı işlerdir.
Şerefxan Bedlîsî’nin Şerefnamesinden söz ettiğimiz zaman Kürdistan tarihi hakkında detaylara dair bilgisi olan insanların aklına ilk gelecek Kürdlerden biri Mella Mahmudî Bazîdî ve diğeri ise Kürd Tarihçilerinin Meçhul Askeri Muhammed Ali Awni Sûrekîdir.
Mella Mahmudî Bazîdî 1850’lilerde Kürd tarihi, dili ve edebiyatı üzerine bir dizi eseri ya kendisi yazarak, yada kendisinden Kürd yazar ve şairlerin yazdıkları eserleri Osmanlı vandalistlerden kurtarak Kürdçe’ye çevirerek Erzurum Rus Konsolosu A. Jaba’ya veriyor. Bu eserlerden biri Şerefnamedir.(Mela Mehmudê Bazîdî’nin yaşamını merak eden arkadaşlar benim daha önce onun üzerine kaleme aldığım makaleye bakabilirler http://aso-zagrosi.over-blog.com/article-mella-mehmude-beyazidi-1797-1870-50904238.html )
Kürdistan tarihi, basını, edebiyatı ve Kürd dili ilgili yaptığı çalışmalarıyla her Kürd yurtseverin kendisiyle gurur duyabileceği ve yaşarken dahi Kuzey Kürdistan’ın kalbinde heykeli dikilmesi gereken Mamoste Mehmet Emin Bozarslan’ın 1971 yılında Arapça’dan Türkçe’ye çevirdiği Arapça çevirisi Muhammed Ali Awni Sûrekî’ye aittir.
Muhammed Ali Awni Sûrekî’nin ismini belki de Kuzey Kürdlerin içinde ilk duyan Mamoste Mehmet Emin Bozarslandır. O ise Muhammed Ali Awni’yi Şerefname’ye yazdığı önsöz de “Irak Kürdlerinden olup Mısır’da ikamet eden Muhammed Ali Awni” diye tanıtıyor.. Bu gerçeklik Türk sömürgeci vahşetin Kürdistan tarihi, kültürü ve Kürdlere ait olan her şeyi nasıl tahrip ettiğine dair bir belirtidir. Kürdistan tarihi, şehirleri ve kültürüyle çok yakından ilgilenen ve bilgi sahibi olan Mamoste Mehmet Emin Bozarslan dahi 70’li yılların ortalarında Muhammed Ali Awni Sûrekî’nin Siverekli olduğu babasının Mufti Abdulkadir Sûrekî ve dedesinin Bab nahiyesinde Zaza Kürdlerin bir ağası olduğunu bilmiyordu.
Aktüel olarak Bab, Kapıkaya olarak biliniyor. Çevre halkı kendilerine Babijlar diyorlar. Bab, Kürdlere ve Kürdistan tarihine değerli şahsiyetler verdi. Bunlardan biri de Zazaca Mevlidi yazan Müfti Haci Eyyub Efendi’nin oğlu Osman Esad Efendi Bablıdır. Rahmetli Celadet Bedirxan onun mevlidi’ni 1934 yılında Zazaca olarak Hawar’da yeniden yayınladı.
Yeniden konumuza dönersek Muhammed Ali Awni Sûrekî, Şerefname’nin Mella Mahmudî Bazîdî tarafından A. Jaba’ya verilen 1860’da Rusya’da Rusça baskısı(Vladimir V. Zernov çevirisi) yapılan ve daha sonra 1868’de Rusça’dan Fransızca’ya (Carmoy’un çevirisi) baskılarına sahipti.
Muhammed Ali Awni bu baskıların dışında 1922 yılında Halep’te Şerefname’ye ait Farsça elyazmalarını buluyor ve nushasını alıyor. Bir de Mîr Sureya Bedirxan’ın kendisine verdiği Şerefname’nin bîr elyazması var.
Muhammed Ali Awni Sûrekî, Kahir’e Şerefname ile ilgili bulduğu dokumentleri kendisi gibi Kürd olan, İslam Tarihi konusunda uzman ve küçük bir matbası olan Şeyh Faragallah Zeki El Kurdî ile paylaşıyor. Her ikisi var olan Şerefname’nin farklı nüshaları üzerine çalışıyorlar. Sonra bu ekibe Farsça dil uzmanı Şeyh Muhiddin Sabri El Kordî de katılarak tüm nüshalar ışığında Farsça Şerefname hazırlanıyor.
Muhammed Ali Awni Sûrekî, 1848 yılında Şerefname’yi Farsça’dan Arapça’ya çeviriyor. Fakat sadece çeviri değil, Muhammed Ali Awni Sûrekî’nin Şerefname’nin okuyucularını daha fazla bilgilendirmek için yazdığı dipnotlar da harikadır. Mamoste Memmet Emin Bozarslan o dipnotları (M.A.A) rumuzu ile vermiştir.
Muhammed Ali Awni Sûrekî vefat ettiği 11 Temmuz 1952 yılına kadar çevirisini yaptığı Şerefname’yi yayınlama imkanı bulmadı. Onun ölümünden sonra Doğu bilimcilerinden Prof. Yahya El Haşaş trafından 1958’de birinci cildi ve 1962’de de ikinci cildini baskıya verdi.
Muhammed Ali Awni Sûrekî, Sadece Şerefname’yi değil Mehmet Emin Zeki’nin “Kürdistan Tarihi”ni Kürdçe’nin Soranice lehçesinden Arapça’ya çevirerek yayınladı. Yine Mehmet Emin Zeki Bey’in “Meşahir-I Kurd u Kurdistan” adlı eserini dipnotlarını yazarak (AVNİ rumuzuyla) yayınladı.
Ayrıca Muhammed Ali Awni Sûrekî, Xoybun oluşumu sırasında önemli oynadı.(Bu konuyu Xoybun ile çalışmamla birlikte yayınlayacağım) Mesela Xoybûn’un propaganda faaliyetlerinde önemli rol oynayan Mîr Sureya Bedırxan’ın Dr. Bliç Şerko rumuzuyla yayınladığı “Kürd Meselesi” adlı kitabın Arapça çevirisini Muhammed Ali Awni Sûrekî yapmıştı.
Giw Mukriyani Kürd ve Kürdistan tarihine ve edebiyatına dair yüzlerce kitap ve akademik eser bırakmış ve bir çok Kürdçe dergi ve gazeteyi çıkaran bir Kürd şahsiyeti olarak Muhammed Ali Awni Sûrekî’ye dair şöyle anekdotu aktarıyor. Hüseyin Husni Mukriyani 1916 yılında Halep’te bir matbaa kuruyor.
Giw Mukriyani’nin anlatımlarına göre El Ezher Üniversite Rewqi Ekrad bölümü hocası olan Şeyh Omer Wecdi kendisine yazarak şöyle diyor: “ Muhammed Ali Awni’den duydum ve bana dedi ki Husni Mukriyani’nin Halep’te matbaasını gördüm, Kürd tarihi ve edebiyatı ilgili kitaplar basıyordu. Amacım Siverek’e gidip akrabalarımı görmekti. Fakat Husni Mukriyani benim üzerime öyle etki yaptı ki, yolculuktan vaz geçtim Mısır’a geri dönerek bu adamı kendime örnek alarak kendimi Kürd tarihine vermeye karar verdim”
Huseyin Husni Mukriyani aslen Mahabadlıdır. Dünyanın bir çok ülkesini gezdi. Halep’te matbaa kurduğunu biliyoruz. En son 1925 yılında Rewandiz’a yerleşti ve matbaasını oraya taşıdı. Meşhur “Zari Kurmanci” dergisini, Kürd ve Kürdistan tarihine ve edebiyatına dair yüzlerce çalışmayı orada yayınladı.
Muhammed Ali Awni Sûrekî’nin Siverek’teki akrabalarını ziyaret etme istemi ve vaz geçmesi 1925 yılından önce olması gerekir. İki yıl önce vefat eden kızı Dureya Awni’de Kürdlere dair değerli çalışmalar yaptı.
11 Temmuz 1952 tarihinde fiziki olarak vatanından uzak Kürdistan halkını terk eden Kürd Tarihçilerinin Meçhul Askeri: Muhammed Ali Awni Sûrekî, çalışma ve eserleriyle Kürdlerin kollektif hafızasında unutulmaz bir yer alması gerekir. Bu kısa yazıyla onu gündeme taşıp tanıtmak istedim. Keşke Siverekliler Kürd Tarihçilerinin Meçhul Askeri: Muhammed Ali Awni Sûrekî sahip çıkarak ve onu onurlandırmak için her hangi bir meydana yada bir kuruma onun ismini verseler.
01.12.2016
Aso Zagrosi