Mîr Abdürrezak Bedirxan/Aso Zagrosi
Mîr Abdürrezak Bedirxan/Aso Zagrosi
Aris Arda arkadaşın çevirisini yaptığı “Rus Arşivlerinde Kürdler”adlı yazı serisini okuduğum zaman 19. yüzyılın sonu ve 20.yüzyılın ilk yıllarda “Rus-Kürd”ilişkilerinin geçtiği her yerde Abbdulrezak Bedirxanismi geçiyor.. Bu konuda Kamil Bedirxan ve Prens Shachovski’nin anlatımlarına bakmak yeterli olacaktır.. Bugüne kadar Bedirxaniler üzerine okuduğum bir çok çalışmada Abbdulrezak ve Kamil Bedirxaniler ya tümden görmezlikten gelinmiş, yada onlara dair kısa bir açıklama ile yetinmişler. Elbette bu realitenin bir çok nedeni var.. Kuzey Kürdistan bazında düşünüldüğü zaman, Kürd tarih yazımıyla uğraşan kadroların esası Türk ve Batı dilleriyle daha yakın ilişkiler içinde olduklarından dolayı Bedirxanilerden Mir Celadet ve Mir Kamuranile daha yoğun bir şekilde ilgilenmişler..
Mir Celadet ve Mir Kamuran nasıl İngilizlerden yana tercihlerini koyarak birinci dünya savaşı sonrasında (1919) Major Noel’in önüne düşürek Kuzey Kürdistan’da bir çok alanda Kürd şahsiyetleriyle görüşmeler yapmışlarsa, Abbdulrezak ve Kamil Bedirxanilerde Rus cephesinde ve hemde savaş esnasında bunu yapmışlardı.. Hepsinin ortak amacı“bağımsız Kürdistan”dı.. Bazıları İngilizlerin yardımıyla, diğerleri Rusların yardımıyla bu işi başarabileceklerine inanıyorlardı.. Ama, bir gerçek var.. Birinci Dünya Savaşının öncesinde/esnasında ve sonrasında Abbdulrezak Bedirxan ve Kamil Bedirxanaçık bir şekilde Rusların saflarında Osmanlılara karşı savaşmışlardı.. Bu anlamada onların işleri daha zordu.. Çünkü, Rusların saflarına kazandırmak istedikleri Kürd şahsiyetleri sadece onların önerilerini reddetiyorlardı, hakaret ve küfürlerle onlara cevap veriyorlardı..(Örneğin Kör Hüseyin Paşa’nın Kamil Bedirxan’a verdiği ve sonrada pişman olduğu cevap) Abbdulrezak Bedirxan ve Kamil Bedirxan’ın “yetim” kalmalarının bir başka nedenide Rusça ve Farsça bilen kadro eksikliği de bu konuda ciddi bir rol oynadığıdır.. Ayrıca Kuzey Kürdistan’da tarih yazımı ile uğraşan Kürd kadroların ezici çoğunluğu liberalizme kayan “eski komunist” yada sol yelpazeden gelen kadrolardır.. Bu eski ideolojik duruş da Rus çarlığı ile girdikleri ilişkilerden dolayı Abbdulrezak ve Kamil Bedirxanileri görmezden gelebilir..(Celilê Celîl’in Abdulrezak’a dair bir çalışması var) Kuzey Kürdistan’da 19.yüzyılın sonu ve 20 yüzyılın başında Bedirxanilerin Kürd hareketinde el atmadığı hiç bir alan kalmamıştır.. Kürd basını, Kürd siyasal örgütlemeleri, diplomasi ve kısacası her alanda Bedirxaniler vardı. Emir Ali Bedirxan, Abdulrahman Bedirxan, Kamil Bedirxan, Abdulrezak Bedirxan, Salih Bedirxan, Midhad Bedirxan, Şamil Bedirxan, Necip Paşa, Celadet ve Kamuran Bedirxan vs vs... Bedirxaniler süreci Kamuran Bedirxan ile birlikte bir anlamda sona erdi!!! Geçmişte yaşanan Kürd direnişlerinde şehid düşen Kürd önderlerinin torunları bugün dedeleri hakkında bir dizi araştırma yapıyorlar.. Ama, Bedirxanilerde bu durum söz konusu değil..
Geçenlerde sayın J.Blau’nun Fransızca 2002 yılında Paris’te Privat yayınları tarafından basılan “Le Crepuscule Ottoman” (un Français chez le dernier Sultan) adlı kitaba dair bir yazısını okumuştum. 1880’lerde doğu dilleri konusunda eğitimini yapan Bertrand Bareilles adlı bir Fransız İstanbul gidip oraya yerleşiyor. Bertrand Bareilles İstanbul’da Fransız Dili ve Edebiyatı derslerini veriyor.. Daha bizim Fransızca hocamız 2. Abdulhamid’in çocuklarına öğretmenlik yapıyor.. Bertrand Bareilles Yıldız Saray’ında olduğundan dolayı bir çok meşhur şahsiyetlerle karşılaşıyor ve anılarının bir çok yerinde Kürdlerden de söz ediyor. Bu Kürdlerden biri de Abdulrezak Bedirxan dır. Bertrand Bareilles “bir Kürd dostunu da yemeğe davet ediyor”...Bertrand Bareilles’in eşi Leontine hayretler için “ Ortaköyde bir Kürdün işi ne?. Burada yalnızca gürültü ve patırtıdan uzak kendi halinde Ermeni komşularımız var.. Bu Kürd Emir Abdulrezak Bedirxandı. Eğer Leontine dişlerine kadar görkemli bir şekilde silahlanmış eşkiyaları bekliyorsa, büyük bir hayal kırıklığına uğrayacaktır.. Prens Bedirxan rafine edilmiş kültürlü bir diplomattı. 7 dile tam hakimdi. Fransızca, İngilizce, Rusca, Arapça, Persçe, Türkçe ve Kürdçebiliyordu. O, Botan Ermiri ve uzun süre başarılı bir şekilde Osmanlı Ordusuna karşı savaşan, Kürdlerin bağımsızlık kahramanı meşhur büyük Bedirxan’ın torunuydu. Abdulrezak Bedirxan Tahran’dan geliyordu.. O orada Türkiye’nin Büyük Elçisiydi. Abdulrezak Kürdlerin acınacak durumlarının kendisine çok dokunduğunu, Kürdler hem Persia, hem Anadolu’da ve hem de Yukarı Mezopotamya’da sefillik içinde ve kötü müameleye tabi tutuluyor, Kürdlerin en büyük talihsizliği Pers, Türk ve Arap milletleri tarafından kuşatılmış olmalarıdır, diyordu. Bu 3 millet Kürdlerden sayısal olarak daha büyük ve daha güçlüler. Sürekli olarak Kürdlerin topraklarını kırpıyor ve Kürdleri eziyorlar. Cilliere Prens Abdulrezak’a dedenizi tanıdınız mı? Nasıl bir adamdı? Gerçekten de 100 çocuğu varmıydı? Abdulrezak Bedirxan gülüyordu: Çok şey söyleniyor!!! Bazılarına göre 100, diğerlerine göre “yalnızca” 50 yada 60... Doğrusunu tam bilemiyoruz.. Kesin olan bir şey o öldüğü zaman 21 oğlu ve 21 kızı hâlâ yaşıyordu. Bana gelince ben onu çok az tanıdım. 1847 yılında o Eruh Kalesinde kuşatılıp ve Osman Paşa’ya teslim olduğu zaman ben bir yaşındaydım.. O 20 yıl sonra şam’da sürgünde öldü, fakat bizim karşılamalarımız seyrek ve kısaydılar..” Daha sonra sohbetler Kürd Hamidiye Alaylarının yaptığı Ermeni katliamlara geliyor.. Abdulrezak Bedirxan: “Benim dedemin tutsak edilmesi ile birlikte, birleştirilen ve huzura kavuşturulan tüm memleket kaos içine yuvarlandı.. Sefalet yeniden hortladı ve onunla birlikte kaos ve güvensizlik ortamı.... Bölgeye gönderilen Türk valiler ne şimdi ve ne de hiç bir zaman bir Kürd şefinin sağladığı otoriteyi sağlayamazlar. Durum böyle olunca Saray için kendi bayağı işlerini haletmek için bir kaç yüz ve hatta bir kaç bir sivili bulmak çok kolaydır. Biliyorsunuz Türkler, Asurleri katletmek için her Arapları buldular. Arnavutları katletmek için Sırpları; Bulgarları katletmek için Yünanları ve tersine... İhtiyaç duyulduğunda Kürdleri katletmek için Ermenileri bulacaklar...Bertrand Bareilles, Emir Bedirxan’ı gelecekte eşi olacak istisnai derecede güzel ve parlak olan, Mısır Hidivi’nin dişçisi Viyana asılı Henrietti ile tanıştırıyor.. Bertrand Bareilles Abdulrezak ve Henriette evlendiklerinde evlilik şahidi oluyor.. Abdulrezak ve Henriette’in bir oğlu oluyor ve bir kazada ölüyor. Çiftin bir de kızı oluyor: Avrupa’da bale ve koregraf sanatçısı olan üne kavuşan Prenses Leyla Bedirxan... Sultan Bedirxan ailesine büyük değer veriyordu.. Prens Bedirxan Yıldız Sarayına Chambellan(mabeynci) olarak atandı.. Yine onun bir yeğeni olan Osman Paşa Bedirxan daha önce Emir Subayı(yaver) olarak görev almıştı.. Emir Bedirxan ve Bertrand Bareilles sık sık Mısır Hedivi Abbas Hilmi’nin ve eski Mekke Şerif’inin torunu Şerif Ali haydar Paşa’nın evlerinde buluşuyorlardı.. “Fakat Polis Kürd Prensinden şüpheleniyordu ve onu takibe almıştı. Kuşkusuz Kürd tehlikeli bir adamdı. Dedesinin intikamını almak istemezmiydi?
Dedesinin serüvenini yeniden başlatmayi, otonom ve hatta bağımsız kürdistan talep etme rüyasını görmüyormüydü? Abdulrezak Bedirxan kararlı, her yanıyla tam bir inanç adamı ve devrimciydi..”” Not:Aslında yılbaşı ilgili bir şeyler yazmak istiyordum.. Komputurun başına oturduğumda Abdulrezakla ilgili notlar masada duruyordu... Düşüncemi değiştirdim ve yazmaya başladım.. Söz konusu belgenin belli bir kesimini daha önceki bölümde aktarmaya çalıştım.. Daha sonra yine aynı belgeden yararlanmaya çalışacağım..
Önce kısaca Mîr Bedirxan’ın yaşamı üzerine durmaya çalışağım.. Mîr Abdurrezak Bedirxan kimdir? Mîr Abdurrezak Bedirxan Mîr Bedirxan’ın büyük oğlu Mîr Muhamed Necib Paşa Bedirxan’ın(1803-1869) oğludur. Mîr Abdurrezak 1846 yılında dünyaya gözlerini açtı..(1) Mîr Abdurrezak çocukluğundan itibaren babası tarafından iyi bir alması için gereken kanallar açılmıştı.. O bir yandan doğu ve batı dillerini öğrenirken, diğer yandan o dönem Kürd Ulusalcılığının doruğu olan büyük Kürd şairi Haci Qadrî Koyî’den(1815-1897) dersler alıyordu.. (geniş bilgi için A. Aras arkadaşın makalesine bakınız)
Bertrand Bareilles Mîr Abdurrezak’ın .için “7 dile tam hakimdi. Fransızca, İngilizce, Rusca, Arapça, Persçe, Türkçe ve Kürdçe biliyordu” diyor.(2) Abdurrezak ilk ve orta derece eğitimini İstanbul’da tamamladıktan sonra, yüksek öğretim için Fransa’ya gitmek istiyordu. Fakat onun bu istemi Sultan tarafından reddedildi.. Çünkü, Osmanlı Sultanı Bedirxani çocuklarının Batı uygarlığıyla tanışmasını istemiyordu.(3) Mîr Abdurrezak daha sonra Osmanlı devletinin çeşitli birimlerinde görev aldı.. Bunlardan biri Osmanlı Devletinin Rusya Büyükelçiliğinde “3.sekreter”(4) göreviydi. Osmanlı devleti Abdurrezak’ın Ruslarla girdiği ilişkilerden rahatsız olduğundan dolayı onu geri çağırıyor ve Tahran’a “Büyükelçi” (5) yada “Elçilikte ikinci sekreter” (6) olarak görevlendiriyor. Osmanlı Sultanı Abdurrezak’ın İran’daki faaliyetlerinden de rahatsız olduğundan dolayı geri çağırıyor.. Abdurrezak 1892 yılında İstanbul’da bulunan Rus Büyükelçisinin yardımıyla İstanbul’u terkederek Sewastapol’a ve oradan Tiflis’e geçiyor..(7) Başka bir kaynakta Abdurrezak’a dayanarak İran yolundayken geri çevirmek istediler.. O İstanbula’a geri dönmeyi reddederek Tiflis’e geçtiğini söylüyor.(8) Sonuçta Mîr Abdurrezak Rusya’ya geçiyor. Onun amacı Kürdlerle doğrudan ilişki içinde olmak için Erivan’a geçmekti.. Osmanlı devleti Mîr Abdurrezak’ın Rusya’da bulunmasından rahatsız olduğundan dolayı tüm diplomatik imkanlarını seferber ederek Rusya üzerine baskı kurmaya başlıyor.. Abdurrezak zorunlu bir şekilde Rusya’yı terkederek Londra’ya geçiyor. Abdurrezak Londra’da bulunduğu sırada Ermeni örgüt ve şahsiyetleriyle ilişkiler sağlıyor..(9) Bazı kaynaklara göre Sultan Mîr Abdurrezak’ın Londra’daki faaliyetlerinden rahatsız olduğundan dolayı babası Necib Paşa üzerine baskı kurarak onu İstanbul’a getirtiyor..(10) Diğer kaynaklara göre ise Necib Paşa’nın rıcası üzerine Sultan tarafından afediliyor(11) Mîr Abdurrezak İstanbul’a geri döndükten sonra Sultan Abdulhamid tarafından “Büyükelçiliklerin işlerinden sorumlu diwanın başkanlığına”(12) getiriliyor. Bazı kaynaklara göre ise “Sultan Bedirxan ailesine büyük değer veriyordu.. Prens Bedirxan Yıldız Sarayına Chambellan(mabeynci) olarak atandı..” (13) deniliyor.. Tüm kaynakların paylaştığı ortak nokta sayın Bertrand Bareilles dile gibi Mîr Bedirxan polis gözetimi ve takibi altındaydı: “Fakat Polis Kürd Prensinden şüpheleniyordu ve onu takibe almıştı. Kuşkusuz Kürd tehlikeli bir adamdı. Dedesinin intikamını almak istemezmiydi? Dedesinin serüvenini yeniden başlatmayi, otonom ve hatta bağımsız kürdistan talep etme rüyasını görmüyormüydü?
Abdulrezak Bedirxan kararlı, her yanıyla tam bir inanç adamı ve devrimciydi..”(14) Mîr Abdurrezak Sultan’ın polisi tarafından sürekli bir şekilde takip edildiğini biliyordu. Bundan dolayı o, İstanbul’daki Rus Büyükelçisi Zinoyev ilişki geçerek tekrar Rusya’ya geçmek istediğini bildiriyor.
Fakat Rus Büyükelçisi Osmanlı devleti ile ilişkilerini bozmak istemediklerinden dolayı bu öneriyi reddediyor.(15) 1906’da “Üsküdar Belediye Başkanı” ve aynı Sultan’ın “İstihbarat Biriminin”(16) başında olan Rıdvan Paşa’nın öldürülmesinden sonra olay Bedirxanilerden Abdurrezak ve Ali Şamil Bedirxan’ın üzerine atıldı. Sultan’ın bir fermanıyla o dönem Osmanlı topraklarında ve özellikle İstanbul’da yoğunlaşmış 3000 (17) cıvarında Bedirxani farklı yerlere sürgün edildiler.. Rıdvan Paşa meselesi üzerine çok şeyler yazıldı ve söylendi. Bazılarına göre bu olay “bir yol anlaşmazlığı” sonucu, diğerlerine göre “İstanbul hamal pazarına hakim olma kavgası” ve başkalarına göre “etnik güç kazanma hesaplaşması” gibi lanse edildi.. Sonuçta bo olay sebep gösterilerek Bedirxanilere ve hatta İstanbul Kürdlerine karşı cadı kazanı kaynatıldı, yoğun bir şekilde Kürdler işlerini kaybettiler ve sürgüne gönderildiler. Lice asılı “Kurdizade” olarak bilinen Ahmed Ramiz 1907 yılında “Lutfi” mahlasıyla “Emir Bedirxan” (18) kitabını yazarak hem Bedirxanilerin kısa tarihini ve hemde Ridvan Paşa olayını “Bedirxanilere karşı komplo” olarak değerlendirerek “Bedirxanilerin savunması”nı üstlenmişti.(19) İlginç olan olan Bedirxanilere büyük övgüler yağdıran “kahraman Kürd milleti” gibi tespitlerle dolu olan bu kitap bir Bedirxanilerden biri tarafından değil, Liceli Ahmet Ramiz tarafından kalame alınmıştır.
Mîr Abdurrezak Bedirxan bir çok kişi ile birlikte önce İstanbul’da gözaltına alınıyorlar ve daha sonra “Trablus’a ömür sürgüne gönderiliyorlar”(20). Başka kaynaklara göre ise onlar “Trablus’daki bir hapishaneye “ gönderiliyor.. Daha sonra Sultan’ın fermanıyla Savunma bakanlığına bağlı bir komisyon Libya’ya gönderiliyor ve yapılan gizli bir yargılamadan sonra Abdurrezak ve bir kaç kişi mahkum ediliyor.. Geriye kalanlar serbest bırakılıyor.(21) 1908 yılında Jön Türkler yaptıkları askeri darbeden sonra bir genel af çıkardılar, fakat bu af Abdürrezak Bedirxan ve Bedirxanilerden başka kişileri kapsamadı.(22) Burada görülen bir gerçeklik var.. O dönemler “Genç Türklerlerle” “Genç Kürdler”(Ferhad Pirbal) arasında bir iktidar kavgası ve ulusal talepleri konusunda bir yarış/rekabet vardı..
Mîr Abdürrezak Bedirxan dört yıl boyunca sürgün/hapis yaşadıktan sonra 1910 yılında serbest bırakılıyor ve İstanbul’a dönüyor. Mîr Abdürrezak Bedirxan İstanbul’a döndükten sonra İttihat ve Terekkiciler tarafından rahat bırakılmıyor. Bu arada Mîr Abdürrezak Bedirxan İstanbul’da bulunan Rus Büyükelçisi Çarikov ile ilişkiye geçerek Rusya’nın kendisine sığınma hakkını ve vize vermesini talep ediyor. Çarikov, o dönemin Rus Dışişler Bakanı Sazanof ile ilişkiye geçerek Abdürrezak’a sığınma hakkını vermesini, Erivan’a yerleşmesini ve orada kültürel çalışmalar konusunda kendisine bir vazife verilmesini istemektedir.(23) Mir Abdürrezak Bedirxan “8 kasım 1910 yılında Tiflis’e” (24) geçiyor..
Bazı kaynaklara göre ise Mir Abürrezak önce Sevastapol’a ve oradan Tiflis’e geçiyor... Fakat, Rus yetkilileri onun Erivan’a geçişine izin vermiyorlar.(25) Mir Abdürrezak Bedirxan bir kaç ay Tiflis’de kaldıktan sonra Doğu Kürdistan’a geçmeye karar veriyor.(26) İster istemez bu gezi boyunca o Doğu Kürdistan’ın farklı şehirlerine uğrayarak bir çok Kürd ileri gelenleriyle çeşitli görüşmler yapıyor. Mir Abdürrezak Bedirxan Doğu Kürdistan’a geçerken esas amacı “Simko, Seyid Taha(Kürd tarih kaynakları Seyid Taha’yi hep görmezlikten geliyorlar .. Ama, o dönemler Kuzey, Güney ve Doğu Kürdistan’da tüm siyasal faaliyetlerin bir yerinde Seyid Taha var. Ayrı bir makale de ona değinmeye çalışacağım) ve Mîr Mihê Giravî gibi Kürd şahisyetleriyle ilişki sağlamak ve Türklerin bölgede yürütükleri faaliyetleri boşa çıkarmaktı”(27)
Mir Abdürrezak Bedirxan bölgeye geçtiği zaman Türkler de boş durmuyorlardı.. Türkler bizi dizi imkan ve ilişkilerini harekete geçirerek onu ölü yada diri olarak ele geçirmek istiyorlardı. Mir Abdürrezak Bedirxan 1912 yılında Türkler tarafından Xoy şehrinde yakalanıyor. Türkler onu Türkiye’ye götürmeye çalışırlarken Simko Şikak “Xana Sor” deresinde kurduğu bir pusuyla Mir Abdürrezak Bedirxan’ı kurtarıyor.(28)
Yine bir başka gelişmede Türkler 1913 yılında Hayri Bey diye birini alana gönderiyorlar.. Hayri Bey Mir Abdürrezak Bedirxan’ın peşindedir.. O Simko’nun evde olmadığını düşünerek Simko’nun Dilman’daki evine gidiyor ve karşısında Simko’yu buluyor.. Simko, Hayri Beyi tehdit ediyor(geniş bilgi için Hawar’ın age bakınız) Aslında Mir Abdürrezak Bedirxan Simko’dan önce babası Muhamed Ağa’yi tanıyordu. 1905 yılında Simko’nun kardeşi Cafer Ağa Farslar tarafından kaleşçe bir tuzakta katledildikten sonra Muhamed Ağa Osmanlılara sığınmıştı ve İstanbul’da kalıyordu. Mir Abdürrezak Bedirxan Muhamed Ağa’yi İstanbul’da tanıyordu.. Celilê Celîl, Mir Abdürrezak Bedirxan ve Muhamed Axayê Şikak’ın Trablus’da birlikte sürgünde olduklarını söylüyor.. Fakat Mamoste Hawar 1922’de Güney Kürdistan’da çıkan “Bangi Kurdistan” adlı gazetenin 2. ve 3. sayılarında Şikakları konu alan yazı serisinde Muhammed Şikak’ın Rodos’da sürgünde öldüğünü yazıyor..(29)
Sonuç olarak, Simko’nun babası Muhamed Şikak’ın Trablus yada Rodos’da sürgünde vefat etmesi onun Mir Abdürrezak Bedirxan ile İstanbul’da tanışması önünde engel değildir. O, dönemler İstanbul’da bulunan ve esası sürgün edilmiş Kürdler arasında geniş ilişkiler vardı.. Simko ve Mir Abdürrezak Bedirxan Doğu Kürdistan’da çok ciddi siyasal ve kültürel faliyetler içine girdiler.. Bu faaliyetlerin en önemlilerinden biri 1912 yılının sonu ve 1913 yılının başlarında Doğu Kürdistan Xoy şehrinde Abdürrezak Bedirxan’ın başkanlığında kurulan “Komela Cihanzanî” (Hizirvan), “Gihane” ve “Cihandani”(Hawa) adlı kuruluştu.. Bu yapılanmanın esas amacı Kürdler arasında eğitim seviyesini yükseltmek, Kürd dilini geliştirmek, Kürd gençlerini Rusya’ya göndererek eğitmek, Kürdçe gazete ve dergiler çıkarmak ve Kürdlerle Ruslar arasında dostluk ilişkilerini geliştirmekti.(30)
Ayrıca Mîr Abdürrezak Bedirxan önderliğinde kurulan bu yapılanmanın en önemli amaçlarından biride Kiril Alfabesine dayanarak Kürdçe bir Alfabe oluşturmaktı.. Mîr Abdürrezak Bedirxan, ö dönem Arap Alfabesinin Kürd diline uygun olmadığını ve Kiril Alfabesinin kullanılması ile birlikte Kürdlerin Rus dili ve Avrupa dillerine açılacağını düşünüyordu.(31)
Mîr Abdürrezak Bedirxan’ın büyük Rus Kurdologları olan Marr ve Orbili ilişkileri vardı. Petersburg’a gittiği zaman bu iki şahsiyetle görüşmeler yapıyordu. Mîr Abdürrezak Bedirxan bir ara Ruslardan Orbili’nin Kürdistan’a gönderilmesini talep etmişti.. Daha sonra Petersburg’a yaptığı bir gezi esnasında Petersburg Üniversitesinin bünyesinde Orbili’nin başkanlığında Kürd Akademisinin oluşturulmasını ve yardımcılığına Marr’ın getirilmesini önermişti. Yine Mîr Abdürrezak Bedirxan oluşturulacak yapılanmanın Kürdlerin tarihi üzerine çeşitli kitaplar yazmasını ve Kürd klasik şairlerinin eserlerini Rus diline çevirmesi yönünde önerileri vardı.(32) Doğu Kürdistan’ın Xoy şehrinde kurulan “Komela Cihanzanî” (Hizirvan), “Gihane”/ “Cihandani”(Hawar) adlı oluşuma bir çok tanınmış Kürd şahsiyetleri katılmıştı..
Bunlardan Simko, Seyid Taha Şemzini, Said Bey, Musa bey, Şakir Axa Giravi, Şeyh Abdulselam Barzani, Murteza Qulixan vs vs. en bilinenleriydi.(33) Mîr Adürrezak Bedirxan ve Şimko Şikak’ın önderlik ettikleri 27.10.1913 tarihinde D.Kürdistan’ın Xoy şehrinde Kürd çocukları için açılan okuldu.. Eğer biz geçmişte Kürdler arasında yaygın olan eğitim odakları bir kenara bırakırsak Xoy okulu Kürdistan’da bir ilki gerçekleştirmişti... Rusya’nın o dönem var olan eğitim sistemine dayalı açılan bir okuldu. Bu okul Kürdistan tarihinde bir ilkti.. Avrupa standartlarına göre şekillenen bir kurumdu. Okulun inşa sürecinde Mir Abdürrezak ciddi maddi sorunlarla karşı karşıya kalıyor ve Tiflis’de bulanan bir Fransız arkadaşından maddi yardım istiyor. Okul öğrencilerin ders gördükleri bir sınıf, yemek yedikleri bir salon, öğretmenler odası, küçük bir sağlık merkezinden oluşuyordu.. Ayrıca okulun geniş bir bahçesi vardı.. 27.10.1913 tarihinde okulun resmi açılışı yapıldı.. İlk önce Kürd bir din adamı tarafından okulun önemi ve Kürd ailelerinin çocuklarını okula göndermesini teşvik eden bir konuşma yapıldı..
Daha sonra Mir Abdürrezak okul’un inşası ve eğitim programına dair bir konuşma yaptı. En sonunda ise Simko Rus Çarına teşekkürleride içeren bir konuşma yaptı(Ayrıca Simko’nun bu konuşması Rus Çarına da gönderilmiş ve cevabı da alınmıştı)(34) Simko Şikak öğrenci bulma hususunu üstlenmişti.. Simko Doğu Kürdistan’ın bir yerleşim biriminde 8 ve 10 yaş arasında değişen 29 öğrenci bularak Xoy’eye getirilmişti.. Simko Avrupayi elbiseler içindeki öğrencileri Xoy şehrine getirdiğinde büyük bir tören düzenlemişti.. Simko’nun 40 silahlı adamı tarafından eşlik edilen öğrenciler bir çok çevrede panik yaratmıştı.. İran, Türkiye, Belçika, Almanya ve İngiltere gibi ülkeler ve bölgede bulanan misyoner çevreleri bu okula karşı tepkilerini en üst düzeyde gösteriyorlardı..
İlginç olan bu misyoner çevreleri bölgede bulanan Ermeni ve Asuri tüm okulları finanse ederken sorun yoktu, ama bir Kürd okulunun açılışı karşısında büyük bir panik ortamına sürüklenmişlerdi(35). Kürd okuluna karşı panik içine düşen Türkler, Almanlar ve diğer güçler Simko ve Abdürrezak hakkında en üst düzeyde anti propaganda yapıyor ve bunların “Kürd çocuklarını kafirleştirmeye çalıştıklarını” yayıyorlardı.. Diğer yandan Türkler, “Van’ın Erdemit köyünde bir okul açmak için 17500 lira ayırdıkları ve ayrıca başka alanlarda okul açmak için 2500 lira ayırdıklarını” yayıyorlardı.. Almanya’nın Musul Konsolusu Mir Abdürrezak Bedirxan’ın kardeşi İhsan Bey ile ilişki geçerek “ Almanya’nın 10 Kürd okulunu açma yönünde projesi olduğunu ve bu amaçla Van Valisi Tahsin Bey ile gereken görüşmeleri yaptıklarını” söylüyor..(36)
Yani sonuç olarak tüm bu propagandaların amacı Kürdçe okulu boşa çıkarmaktı.. Yoksa daha sonraki süreçte ne Türkler, ne Almanlar ve ne de bölgede bulunan misyonerlerin hiç bir Kürd okulu girişimi olmadı.
1) . Bertrand Bareilles kitabında Mir Abdurrezaktan yaptığı aktarmada: “1847 yılında o Eruh Kalesinde kuşatılıp ve Osman Paşa’ya teslim olduğu zaman ben bir yaşındaydım.. O 20 yıl sonra şam’da sürgünde öldü, fakat bizim karşılamalarımız seyrek ve kısaydılar..” Bu alıntıda görüleceği gibi o 1846 yılında doğmuştur. Dr. Kemal Ali’nin 1986 yılında “Çarçira” dergisinin 2.sayısında çıkan makalesinde de 1846 tarihi Abdurrezak’ın doğum tarihi olarak veriliyor. Celilê Celil, K. Hizirvan, Konê Reş, S. Hirori vs.. 1864 yılını onun doğum tarihi olarak veriliyor.. Malmisanij’ın bu konudaki çalışmasında hangi tarihi verdiğini bilmiyor.. Kitap mısafirlerimin gazabına uğradı!!!
2) . Bertrand Bareilles age, sayfa 186
3) Konê Reş, Abdurrezak Bedirxan, Kovara Metin , hejmara 49, rupela 100.
4)Muhammed Resul Hawar, Simko(İsmail Axay Şukak) Bizutnewey Netewayeti Kurd, Apec, rupel 156
5) . Bertrand Bareilles age
6) M. R. Hawar, age, s.156
7) M. R. Hawar, age, s.157
8)Selim Hirori, Abdurrezak Bedirxan, jiyan, Têkîlîyên Sîyasî û Xebata Çandî, Silêmani, rupela 11..
9) Hawar, age sayfa 157,
10)Selim Hirori, age sayfa 11
11) Hawar, age sayfa 157,
12) K.Hizirvan, Rola Abdulrezzak Bedirxanî di bizava sîyasîya Kurdî de(1864-1918) Kovara Metin, 138,
13) Bertrand Bareilles age
14) Yukarıda age..
15) Lazarev’ten aktaran Hizirvan, age, sayfa 138
16)Hawar, age sayfa 157
17) Selim Hirori, age sayfa 12,
18) Osmanlı Kaynaklarında Kürdler Çalışma Grubu
19)Cemil Gündoğan, Kawa Davası Savunması ve Kürdlerde Siyasi Savunma Geleneği, Vate yayınları, sayfa 141
20) Hawar, age, sayfa 157
21) Celilê Celil’den akt K. Hizirvan age, sayfa 139
22) Cemil Gündoğan, age, s 141
23)Hawar, age, s 157,
24) Selim Hirori, age sayfa 16,
25) Hawar, age, sayfa 157
26) Hawar, age, sayfa 157,
27) K. Hizirvan, age, sayfa 139, Hawar, age, 286,
28) Celilê Celîl’den akt. Hizirvan, age sayfa 140,
29) Hawar, age, s 158,
30) Hizirvan, Celilê Celil, Hawar’ın age bakınız...
31) Hawar, age, s 163
32) Hawar, age, s 163
33) K. Hizirvan, age, sayfa 103,
34) K. Hizirvan, age, sayfa 104; Hawar, age s 167
35)Hawar, age 166-167 36)age, 167