ACABA NESTORİUS KÜRDMÜYDÜ? (5)
ACABA NESTORİUS KÜRDMÜYDÜ? (5)
Aso Zagrosi
Uzun süreden beri Nestorius’u konu olarak alan bir hayli kaynağı
incelemeye başladım. Nestorius’u ve Doğu Kilisesini konu olarak seçen eserlerde Kürdlerin Hristiyanlık serüveni üzerine yoğunlaştım.. Bir çok eser ve tarihsel belgelerde Kürdlerin yoğun bir şekilde Hristiyan dinine geçtiğini görüyoruz.
Merak ettiğim konulardan biri de Nestorius’un etnik kimliğine ilişkindi.
Nestorius ile ilgili okuduğum kaynakların ezici çoğunluğu onun bugün Kuzey Kürdistan da bulunan Maraş şehrinde dünyaya geldiği konusunda hemfikirler. Bizans İmparatorluğu döneminde Maraş Germanicia olarak biliniyordu. Nestor dinsel eğitimini o dönem meşhur olan Antakya Ekolinde gerçekleştiriyor. Nestorius 428 yılında Bizans İmparatoru tarafından Konstantinople (İstanbul) Patriği olarak atanıyor. Nestorius 3 yıl boyunca Bizans Patriği olarak görev yaptıktan sonra 431 yılında Efes konsülünde mahkum ve aforoz edilen Patrik Nestorius ilk önce Antakya’ya daha sonra Mısır’a sürülüyor.. İskenderiye Ekolunun başını çeken Kyrill taraftarları bin bir Bizans oyunlarıyla başarılı oluyorlar.
Nestorius’un aforoz edilmesinin esas nedeni Hz. Meryem'e “Tanrı Doğuran”(Theotokos) yerine “Mesih Doğuran” (Christotokos) demesidir. Hristiyan dünyası içinde yüzyıllarca süren teolojik tartışmalara burada girmek istemiyorum.. Nestorius döneminde Aristo’nun düşüncelerini savunan Antakya Ekolu ile Platon’un düşüncelerini savunan İskenderiye Ekolu arasındaki o tartışmalar sonucu bir bölünme yaşanıyor. Doğu Kilisesi dediğimiz kilise Nestoriciler diye adlandırılıyor. Nestorius’un savunduğu düşünceler daha önceleri Diodore de Tarse
ve Théodore de Mopsueste gibi feylosof ve din alimleri tarafından savunuluyordu. Bölgede daha bir çok akım vardı..Bunlardan Paul de Samosate ve Bardesani taraftarlarını da saymak gerekiyor.
Beni burada ilgilendiren Nestorius’un etnik kimliğidir. Onun Maraş(Germanicia) da dünyaya gözlerini açması onun etnik kimliği hakkında bize bir bilgi vermiyor. Maraş o dönem Bizans İmparatorluğunun denetimi altında olması ve Constantinople Patriği olarak atanması sebebiyle Nestorius’a “Bizans din adamı “ yada “Bizans teoloğu” denilmiştir.
Nestorius ile aynı dönemde yaşayan ve Nestorius’un İstanbul Patriği olduğu zaman hala hayatta olan 440 yılında vefat eden Kilise Tarihçisi olarak da bilinen Socrate de Constantinople, Nestorius’u değerlendirirken “Yabancı birini Antakya’dan getirip Patrik yaptılar” diyor.(1) Socrate yazısının devamında Nestorius’un kişiliği hakkında bazı bilgiler verdikten sonra “Germanicia” lı olduğunu da vurguluyor.
Öyle görünüyor ki, Socrate onunla İstanbul’da karşılaşmıştır yada onun kilise de yaptığı bazı konuşmalarını dinlemiştir.
Burada yazarın “Nestorius’u yabancı” olarak değerlendirmesini önemsiyorum. Daha başka Bizans kaynakları da Nestorius kendilerinden biri olarak görmüyorlar.
Haksız, tarihi gerçekleri altüst eden Nestoriliği Asuri yada Süryanilikle eşanlamlı olarak kullanan çok yaygın bir çevre var.. Özellikle 200 yıldan beri daha önceleri misyonerler daha sonra da farklı emperyalist güçler bu tezi empoze etmeye çalıştılar.. Bugün Kürd toplumunda dahi (genç kuşakları düşündüğümüz de) böyle bir anlayış hakimdir.
Acaba Nestorius Süryani kökenli miydi?
Biraz tarihi derinliklerine gittiğimiz zaman Süryanice yazan 3 din alimi, 1. Timothee, Ebedjesus de Nisibe ve Thomas Audo Nestorius için “O Doğu Kilisesinin Patriği olmadı , milletine de ait değildi ve dilini de bilmiyordu”diyorlar.
Ebedjesus de Nisibe “Nestorilileri Doğulular olarak adlandırmak lazım. Nestorius onların Patriği değildi ve dillerini bimiyordu” diyor.(2)
Bizansların “yabancı” biri olarak gördüğü, Süryanice yazan din adamlarının onu kendi milletlerinden biri olarak görmedikleri ve hatta dillerini bilmediği dedikleri Nestorius hangi etnik yapılanmadan geliyordu?
Acaba Nestorius Kürdmüydü?
Böyle bir soru herkesten önce tarihsel Kürdlük bilincinden yoksun Kürdlerin sinirlerine dokunur. Çünkü, Kürdistan’ı işgal eden sömürgeci güçler yüzyıllar boyunca Kürdleri millet olarak tarih sahnesinden çıkarmak ve yok etmek için, bir insanın sahip olması gereken en basit insani imkanlarından mahrum ederek, tarihsiz ve kolektif hafızası olmayan bir yapı yaratmaya çalıştı.( TC’nin son 100 yıl boyunca Kürdlere yaptıklarına bir göz atmak yeterlidir) Sömürgecilerin dizayn ettikleri bu mühendisliğin yıkıcı etkileri hala ciddi bir şekilde etkisini gösteriyor.
Ali Şeriatı’nın Kürdlerin Yunanistan medeniyetine yaptığı katkı, Doğu ve Batı medeniyetleri arasında oynadıkları köprü rolü meselesinde söyledikleri Hristiyanlığın yayılması konusunda da geçerlidir.
Aktüel olarak elimizde Nestorius’un Kürd olabileceğine dair bazı tarihsel belgeler var.
Bu kaynaklardan biri. 523 yılında vefat eden Philoxène de Mabbougdır. Philoxène, aslen Güney Kürdistan’ın GERMİYAN bölgesinden geldiği tarihsel kaynaklarda sabittir. Bazı kaynaklar onun Kürd asılı bir din adamı olduğunu söylüyor.(3) Mabboug ( son yıllarda Türk sömürgecilerinin Kürdleri zorla çıkarmak istedikleri Menbic şehridir) soy ismini almasının esas nedeni bu şehirde Piskoposluk yaptığından dolayıdır. Philoxène, Ruha(Edessa) ekolunda mezun oldu ve kendisi Nestorius’a karşı Monofizit biriydi.(4)
Philoxène, Abou Niphir’e yazdığı mektupta Nestorius’un ailesi ve kökeni hakkında şöyle yazıyor: “ Sana Tanrı aşkına Nestorius’ın aslı ve vatanı üzerine bilgiler vereceğim. Nestorius Perstir. Beith Garmai’n Athac köyünde Addi ismiyle bir adam vardı. Eşinin ismi Amlacaydı. Onlar putlara inanıyorlardı. Addi bir kadını dövüyor ve çocuğunu düşürmesine neden oluyor. Bundan dolayı Addi eşi Amlaca’yı alıp bölgeyi terk edip ilk önce Beith- Souphonoie gidiyorlar ve sonrada Samsat’a gidip yerleşiyorlar. Onların iki oğlu dünyaya geliyor. Birinin ismi Barbelschemin ve diğerinin ismi de Abaschoum idi. Addi ve eşi Samsat’da vefat ediyorlar. İki oğulları Maraş’a gidip evlenip yerleşiyorlar.. Barbelschemin’in bir oğlu oluyor NESTORİUS ismini veriyorlar” diyor.(5)
Philoxène de Mabboug, kendisi de Germiyanlıdır. Nestorius taraftarlarıyla Bizans Kilisesi arasında tartışmaların en yoğun olduğu bir dönemde en üst görevlerde bulunan biridir. Nestorius 451 yılında vefat ediyor.. Philoxène de Mabboug ise 523 yılında vefat ediyor. Yani ikisi yaklaşık olarak aynı dönemde yaşıyor. Philoxene, Nestorius ile hemşeri olduğunu söylüyor.
Beith Garmai, Germiyan’ın Aramice’ye basit bir çevirisinden başka bir şey değildir. Aramiler Kürdlerin ülkesine de Beith-Qardou yada Beith- Kardou diyorlar.
Kürdler ve ataları bu bölgeyi kendi dillerinde adlandırmışlar. Germiyan, Koyistan yada Zozan karşıtı olan bir adlandırmadır.. Bugün tüm Kürd lehçelerinde GERM sıcak anlamına geliyor.. Germiyan ise sıcak bölge olarak adlandırmak gerekiyor.
Bir diğer kaynak ise Denys Bar Salibidir. Denys, Malatya’da diyakonu, Nestorius’un doğduğu şehir olan Maraş da Piskoposluk, Amed te Metropolitlik ve ayrıca Philoxene’nin Piskoposluk yaptığı Menbic’te Piskoposluk yapmıştı. Denys, Maraş ve Menbic de kiliselerin başına geçmesiyle birlikte bu kiliselerde Nestorius hakkında ciddi bir arşive de sahip oluyor.
Denys Bar Salibi, Nestoricilere karşı kaleme aldığı bir çalışmada Yahudileri, Diodore de Tarse,
Théodore de Mopsueste ve Paul de Samosat’a yönelik bir dizi eleştirilerden sonra Nestorius’u da onların bir devamı olarak görüyor ve Nestorius’un ailesi ve memleketi hakkında bazı bilgiler veriyor. Denys’in verdiği bilgilerin bazıları Philoxène de Mabboug’in verdiği bilgilerle çelişmesine rağmen özünde aynıdır. Germiyan’ın Atac köyünü terk eden şahsın ismi burada Addai olarak geçiyor. Addi’nin dövdüğü kadın başkası değil, kendi eşi Almalca olduğunu söylüyor. Doğrudan Samsat’ta gittiklerini, iki çocukları Samsat şehrinde dünyaya geliyor.. Addi ve eşi orada vefat ediyor. Çocukları Germanicia(Maraş)ya gidiyor Béhédin köyünde evleniyorlar.. Nestorius Maraşta dünyaya geliyor.. Béhédin köyü 12.yüzyılda yıkılıyor. Köyde bir çeşme varmış, o suyu içenlerin sesleri çok güzel oluyormuş. O köyün üst tarafında bir mağara var.. Halkın anlatımlarına göre Nestorius orada yatıyor.(6)
F. NAU’nun 1910 yılında Paris’te Fransızcaya çevirip yayınladığı Nestorius’un elimize geçen çok ender kitaplarından biri olan “Le Livre d’ Heraclide de Damas” adlı eserine yazdığı önsözde Nestorius’un ailesinin GERMİYAN’dan Maraş’a geldiklerini gündeme getiriyor.(7)
Germiyan mıntıkası Kürdlerin çok eskiden beri yerleştikleri bir bölgedir. Farsların yerleşim alanı değildir. İslamiyet döneminde bölgeyi gezen tarihçiler ve gezginlerin hiç biri Farslardan söz etmiyor. Zaten Farsların yerleşim alanı da değildir. Bölge Sasani İmparatorluğunun denetimi altında altın da bulunduğundan dolayı o bölgeden gelen insanlara “Pers kökenli” demişlerdir. Zaten bazı kaynaklarda bu gerçeği gördüklerinden dolayı Nestorius’un etnik kökeni için “ Semit değil, Pers yada Arian” tabirini kullanmak zorunda kalmışlar.
Nestorius ve onun adını alan Hristiyan Mezhebinin kaderi de Kürdlerin kaderine benzemiyor mu? Yüzyıllardan beri Hristiyanlığın farklı mezhepleri devletlerin desteği bu yapılanmayı tasfiye etmeye çalıştılar.. Kürdlerin durumu da farklı mı?
Aso Zagrosi
08.01.2023